The LAST SHAMAN / SON ŞAMAN


" çare sensin "

Her ne kadar seyirliğin bir bölümü çareyi dışarıda arayan bir havada geçiyor gibi gözükse de izletinin sonu açılış da ki cümleye bağlanıyor. 

Krishnamuti'nin sözüne : "bir insanın içinde tüm dünya mevcuttur. bakmayı ve öğrenmeyi bilirsen kapı senin önünde ve anahtarı da elindedir.  Açacağın kapıyı senden başka hiç kimse açamaz ve anahtarı eline veremez."

Belgesel statüsü gibi gözükse de james'in içsel yolculuğu film tadında aktarılmış. Farklı olan kişiliklerin topluma, sisteme ve aileye olan uyumu tüm zaman ve mekanlarda zor olmuştur. Ancak günümüz dünyasında bu zorluk neredeyse aşılamaz hale gelmiştir.  Başarının ve mutluluğun anahtarını kariyer ve parada zaneden günümüz ilkel insanı, maalesef ebeveyn olduğunda da aynı beklentiyi evlatlarına yükleyerek  adeta kayıp ruhlara ölümü para kesesinde sunar hale gelmektedir.  Kendilerinin gelmek istedikleri yere, mevkiye, eğitime ve kazanca çocuklarının kalbini görmeden; hesapsızca, ruhsuzca yollama eğilimindeler.  James'in sadece IQ süne ve ona çizdikleri geleceğe odaklanan doktor anne baba, oğullarındaki umutsuzluk, mutsuzluk ve depresyonun çaresini ilaçlarda hastanelerde arar.

James hislerini, hırsını ve yaşama amacını yitirmiş kendini bilememenin ve bulamamanın dipsizliğinde kaybolmuş amerikalı bir gençtir. Psikiyatri bölümünde ki ağır ilaç ve terapi tedavisini terk ederek şamanların ülkesi Peruya yola çıkar.  

Şifacılığın ve  ayahuasca'nın nasıl insan sömürüsü ve ticaretine dönüştüğü gerçeği ile yüzleşen James pek çok şaman ve ritüelleri ile tanışır. Fiziken ve ruhen arınmanın eşiklerini geçer. Bitkisel tedaviler ile yol alır. Tanıştığı son şaman pepe ise kıtada tanıştığı tüm şamanlardan farklıdır. Ticari kaygı gütmeyen bedelsizce insanlara yardım eden yerli bir öğretmendir. Karşılığını bu materyalist dünyada alacaktır. 

James her ne kadar bu içsel yolculukta bitkilerin gücü ile yol kat etse de çözümün ayahuasca da olmadığını da net şekilde finalde ifade eder.  Hiç bir ilaç, hiçbir bitki ve hiç bir insan sizin içinizdeki sizi, size anlatamaz ve sizi kendinizle buluşturamaz.

James'in fark ettiği ebeveynlerinin planladıkları hayata olan öfkesidir. Ebeveynlerinin onu görmeyi redetmesi ile yüzleşmesi ve öfkesini kustuğu kısacık sahne belki de en samimi anıydı filmin.  Hırslı aile basit bir sokak futbol maçında dahi kaleci olmasını kabullenemeyen bir hırsta ve karanlıktadır. Oysa james sokaktaki kelebeği yada düşen yaprağı kaçırmak istemeyen gönüldedir. 

Film her ne kadar james'in kişisel yolculuğu gibi gözükse de temelde farklılıkları kabul edemeyen, başarıyı sadece madde dünyada arayan, insanı özünden ayıran sistem, tıp dünyası ve ebeveynlere eleştirisel bir bakış tadında. 

Ve kaybolan ruhlara da çarenin sadece benliklerinde yatan varlık verilme halini Yaşama şükrü ve çabasını james'in ifadeleri ile sunmakta. 

Yaşam için bize seçilen aileyi yada ülkeyi yada zamanı evet seçemiyoruz. Ama yaşadığımız çevreye, zamana uyumlanmak durumundayız. Dengeyi bularak, isteyerek. Kendimizi kaybetmeden, isyan etmeden, aramaktan vazgeçmeden, kaçmadan ve saklanmadan. Emanet edilen nefese hakkını vererek ve özünü bilerek. 

Gerçek bir anlatı, herkese ayna, düşünene yansıma. 


yönetmen / raz degan

yapım yılı / 2016 

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HIM MAS ALLA DELA LUZ / IŞIĞIN ÖTESİNDE OLAN

ALONG with the GODS / Tanrılarla Beraber

JUST LET GO / AFFETMEK