YARATIMIN SPİRİTÜEL EVREN FİLMLERİ

paradoks Kitap 1950'llerde yazılmasına rağmen 2014 de filme uyarlanmış. All you zombies. Zorlayıcı, şaşırtıcı ve sarsıcı bir filme hazırlayın kendinizi.  Film, zamanda yolculuk, kadere küçük dokunuşlarla suçları önleme fantezisi, zaman ajanları alt yapısı ile bir örgü. Ama örgünün içinde başka bir döngü var ki sanki iki ayrı senaryo bağlanmış hissi veriyor.  Zaman kavramı içine yerleştirilen Hermatrodit betimlesi ile bir paradoksun içinde buluyorsunuz kendinizi. Bu paradoks seyirciyi bunaltıyor ve film sonunda sarsıyor. Beni ise büyüleyen bu hermafrodit başlangıç oldu. Efsaneye göre Hermes ve Afroditin oğulları Hermafrodit ile güzeller güzeli Salmakisin aşk ile bir bedende çift cinsiyetli yaşamasıdır. Fakat Zeus bir gün bu bedeni ayırır o gün bugündür de insanlık o bedendeki eşini bulmak için aşkın peşinde koşarda koşar.  Spierig kardeşlerse bu çemberle başlattıkları durumu, bu içinden çakılmaz hali, beyaz perdeye yansıtırken "aslında sen de yoksun, bende yoku...

düzen Geçmişte yada gelecekte, tufandan önce yada sonra veyahut filmdeki gibi küresel ısınmanın sonunda, insanlığın yaşam döngüsündeki tekrarı irdeleyen bir film karküreyici.  Tufan ertesi gibi insan ırkından son kalanların yerleştiği ve içinde küçük bir ekolojik dünya yaratılan trenin durmaksızın hareketi halinde, yaşananları çok da hoş olmayan görüntüler eşliğinde sunuyor. Biraz karanlık bir film olmakla beraber zaten amaç da toplumsal baskıyı, zulmü, sınıf farkını  ve şiddeti vurgulamak olduğundan doğal bir görüntü ortaya çıkıyor. Willford'un Tanrı rolünü; trende çıkan isyan - toplumsal devrim algısı - ertesi, devrime liderlik eden Curtis' e bırakmak için söyledikleri ise dünya düzenini kısaca özetliyor.  "Bu tren  dünyanın ta kendisidir yaşayanlar ise insanlık. iyisi kötüsü kölesi haini ve liderleri ile."  Tren Willford için Ütopik, Curtis içinse dispotiktir.  Düzeni oluşturan herşeyin nicelikle değil nitelikle ilintili olduğunu bir avuç...

sendeki sana ulaş Dan Millman' ın içsel farkındalığını, yaşam döngüsü içinde sunan bir seyirlik Dingin Savaşçı. Ve çok başarılı. Millmanın kendisine yaptığı yolculuğu, zihinsel ve fiziksel bütünleşmeyi, bir çöküşten zafere uzanan yolu ve yaşadığı çıkmazları çok iyi bir kurgu ile sunuyor film. Seyirlik olarak bile enfes bir film kaldı ki mesajlar çok açık ve akıllıca yerleştirilmiş bütüne. ( film yazarın kendi yaşam öyküsü )  "hayatta sıradan bir an yoktur" "yapman gerekeni başkaları söylemesin yapman gerekeni içinden bul" "zihinle bedenein bütünlersen dinginlenirsin" "kazanmak için değil mutlu olmak için istediğini yap" "kaos aslında düzendir" "bazen kendine gelmek için aklını yitirmen gerekir" "tek amacın gerçekleşmiyorsa sebebi vardır. bul"  "hayat uykudur ve ölüm bir değişimdir. ölümde üzülünecek tek şey yaşamadan ölenlerdir" filmdeki Sokrates bu ve buna benzer söylemleri yaşamın iç...

sorgulama İnsanlık; sorgusuzca kabul edenler ile sorgulamadan red edenler ve onların arasında herşeyi sorgulayanlar, kitlelerine bölünmüş yaşamda.  Çok başarılı bir sorgulama, kabul, red, inanç, inançsızlık filmi Sunset Limited. Film değil bir tiyatro seyreyliyorsunuz bir kere. Çok başarılı iki aktör, tek sahne, isimsiz figürler. Black ve White. Hayatın tüm zıtlıkları ve inançları üzerine akıcı ve yüksek dozajlı bir film.  İntahara karar veren White' ın kendisi ile yüzleşmesinin yanısıra Black' in inanç çizgisi ile Tanrıyı sorgulatmasında Tommy Lee Jones'ın performansı müthiş. Black'in ise tekliğe, Tanrıya ve kadere yaptığı göndermeler ile White da farkındalık yaratma çabası ve kaybedişi Samuel L. Jackson' ın oyunculuğu ile zirvede.  Beyaz bir insanın karamsarlık, mutsuzluk, umutsuzluk gibi hayatın siyah alanlarını betimlemesi, siyah bir insanın ise tüm sevgi, mutluluk kanaatkarlık gibi aydınlık olguları temsili de ince düşünülmüş.  Tiradlar, dialogl...

olasılıklar - olasılıksızlar - yapay zeka   bazen hiç ummadığınız anda seyrettiğiniz bir film mıhlar sizi koltuğa. Ne anlattığından ziyade nasıl o salona girdiğinize şaşarsınız. Tamamen vakit geçirmek ve ergen yavrumun Tom Cruise afişli actiona "bu filme girelim" demesiyle oturduğum koltuktan ben filme bayılmış, bizim ergense sıkılmış kalktık. tüm olasılıklar yaşandı bitti diyoruz ya, yaşanabilecek ne varsa tüm olasılıklar...  ve kaderi değiştiren ve kaderi oluşturan bu sonsuz olasılıklar dizisi. her gün ölüp, her gün yeniden aynı güne uyanan Yarbay Cage  ve her günü yenileyen her gün başka biçimde ölen, ölene dek, çok insanı ölümden alan, deneyimlemelerle akışları değiştiren Cage. Öle öle yaşamayı ve yaşatmayı öğrenen Cage. Bazen vazgeçen umutsuzlukla bardakların dibini gören, çoğu zamansa vazgeçmeyen yeniden düşüp yeniden kalkan Cage. Değişen gelişen ve kazanan..  bana "kaderini yazsana" diyor beyazperdeden. "Sonu ölüm olmayan çok şansın...

bilinç transferi Beden ölüme mahkum, bilinç ise dinç. Beden gidebilir ama bilinç bu boyutta yani dünyada yaşamaya devam edebilir. Bir nevi bilinç - beyin - ruh nakli. Fantastik. Ama unutmamalı ki insanoğlunun fantazileri değilmi zaten geleceği şekillendiren.  Bedenin holografik bir görüntü olduğunun ısrarında zaten kuantum fiziği. E beden holografik ise aslonan bilinç olsa gerek. Yada ruh yada beyin yada saf enerji. Adına ne dersek diyelim gerçek sandığımız bedenin sanal, sanal sandığımız bilincin de gerçek olduğu kanıtının peşinde bilim. Keza öğretiler ve tüm dinler. Herkes aynı şeyi farklı biçimlerde ifade ediyor. Herkes algısı doğrultusunda, tekliğe gidişte.  Film bu sürece değişik bir bakışla yaklaşmış. Bir bedendeki mevcut bilinç, baskılanarak aynı bedene ölmüş birinin bilinci yerleştiriliyor. Nakil yapılan bedendeki bilinç öldürülemiyor ancak derin bir uykuya geçiriliyor. Ölen kişinin bilinci ise bu bedenle yaşamaya devam ediyor. Ancak bunun için bu işlemi y...

bedensel ölüm ( mü ?) İyi kurgulanmış Afterlife. Gerilim boyutu ağır basan, gerilim atmosferi içinde de ölüm sonrasını sorgulatan bir film. Filmin sonunda hala aklınızda soru işareti kalmıyor değil.  Karakterler gelgitli bir davranış modeli içindeler. Bu da filmin heyecan boyutunu artırıyor. Bedeni terk eden ruhun ölmediği, ölenin beden olduğu vurgusu işlenmekle beraber, Cenaze müdürü Deacon Arafta kalanlarla iletişim kurabiliyor.  Bedeni bırakan ruh, boyut değiştiremeyip yada değiştirmeyip dünyada kalır. Bedeninin öldüğüne ikna etmek ve diğer boyuta geçmesi gerekliliğini anlatmak  ise Deacon'a düşer. Dialogların zaman zaman düşündürücü, zaman zaman tebessüm ettirici halleri gerilim havasını azaltmaya yetmese de, ironik, değişik bir film After Life. İnsanoğlunun en büyük sorularından, sorunlarından biridir ölüm sonrası yaşam. Kabir azabı ve gidilen mekan soruları insanın sorgusu, merakı bitmeyecek, tükenmeyecek. yönetmen / Agnieszka Wojtowicz Vosloo yapım ...

manalar bütünü   Süresi kısa, içeriği derin, anlamı büyük, hızlı bir film Lucy. Ve tüm sistem bilimcilerin kısa, öz, net dediği, maalesef çoğunluğun action diye seyir ettiği film Lucy. Binlerce yıl önce insanoğlu beyindeki blokajları kaldırmıştı belli ki. Bilimde eski uygarlıkların muhteşemliklerini artık böyle açıklıyor. Sonra nasıl olduğunu bilmediğimiz bir anda beyin küçülttü kendini. Saf bilinç kapandı. 1900 lerle beraber hayatımıza kuant, foton ve elektron ifadeleri ile uzay zaman boyut kavramları farklılaşarak girdi. Günümüzde  Kuantum fiziğinin hızı ile evrendeki tek bilince doğru insanoğlu hızla yol almaya başladı.  Hayal gibi geliyor, bilim kurgu diyoruz. Bir insanın beyin gücünü yüksek oranda kullanabileceği inanılır gelmiyor. İnansak halbuki, filmdeki gibi herhangi bir maddeyle değil, kendimiz başarabiliriz.. zaten evrenin tüm kaydı her hücremizde kayıtlı. Geçmiş de gelecek de her türlü görebilme ve anlayabilme potansiyeli de. İş ka...

hiçbirşeygerçekdeğil herşeymümkün her şey yaşandı ve bitti. tüm olasılıklara gidildi, tüm çatallar denendi. aslında ben yokum ve sen okuyucu  ! aslında sende yoksun. belki de birkaç defa izlenmesi gerekli bir film mr.nobody. Zorlayıcı, düşündürücü, kurgusu kurgular içinde. Ve başından sonuna flaschback'lerde kurguya dahil olunca filmin derinliği daha da vurucu oluyor. Kuantum fiziği " tüm evren bir sanrıdan yani bir hayalden ibaret" der. Ve bu büyük hayalin içindeki hayaller, gerçeklik hissi yaratır. Zaman Boyut algısı  ile gerçek sandıklarımızın yada tercih ettiğimizi zan ettiklerimizin aslında bir yanılsamadan ibaret olması...  İnsan bunu anlamaya bunu hazmetmeye ve yaşamaya çalışıyor. Ve bu algıya ulaşılabilme kapılarından biri Mr. Nobody.  Sistemi anlatan tüm diğer filmler gibi.  Ve her seçimin yalnız kelebek etkine bağlı olup aslında bir nevi vazgeçiş olduğu, tüm evrenin sonsuz olasılıklardan meydan geldiği; filmin, vurucu sahnelerle örgü...

                                                     gerçeklik (mi ? )   Christopher Nolan'ın yönetmenliğinin senaristliğinin müthiş bir dışavurumu Inceptıon. Bilimin; dünya ve evrim diye algıladığımız gördüğümüz 3 boyutlu evrenin, aslında bir HOLOGRAM olduğunu söylediği, çok uzun zaman oldu.  İnsan beyni bu süreçte ne gerçek, ne düş, ne sanal, ne yalan, ne yaşanıyor, ne yaşanmıyor'un ikileminde. Yaşadıklarımızı rüya yada gerçek biz inşa ediyoruz. Tüm dinlerin ve diğer öğretilerin derin incelemesinde "düşündüğü yaşarsın" felsefesi güçten öte gerçek. Filmin çıkışı da bu zaten "yaşanacakları zihne yerleştirebilir ve gerçek kılabilirsin"  Dolayısıyla Nolan bu fikri film izleyicilerine ekerken ( kesinlikle Nolan da bizlere kendi fikirlerini ekiyor ) çok iyi bir kurgu yaratmış. Film kesinlikle çok başarılı. Sanal gerçeklikteki s...

beyin gücü  yine bir bilim kurgu, yine bir beyin kullanma potansiyeli ve aksiyonla kurgulanan, romantizm de  ilave edilen iyi bir seyirlik UYUMSUZ. Korkunun bilinçaltında var olduğunu ve yine bilinçaltı güç ile yenilebileceğini vurguluyor. Baş aktör beyin aslında. Genetik geçmişimizle gelen bilinçaltı öğelerden; korku ve endişeye dikkat çekmiş. Yenebilenler, kontrol edebilenler ve başkalarınca kontrol edilemeyenler,  kısaca beyinlerinin gücünün farkında olanlar UYUMSUZ ilan ediliyor. Beynin başkalarınca kontrolü de ayrı bir biçimde dahil oluyor filme. Tek merkezden binlerce beyni kontrol edebilen, yapay beyin simülasyonları devreye giriyor. Filmin başındaki ayna sahnesi, kendimizle yüzleşme anlamında iyi bir gönderme yapıyor. Bol aksiyonun altına serpilmiş subliminal öğelerin bariz sunumuna, aşk da eklenmiş, keyifli bir seyir Dıvergent. Gençliğe hitap ettiği düşünülürse filmin altında verilmek istenen "beynini kontrol edebilirsin" mesajı güçlü.  ...

                                                        evren  =   beyin Marvel filmlerinin insanlık için büyük bir misyon üstlendiğini düşünüyorum zaman zaman. Dakikaları ve dolarları çok filmlerde, birkaç sahne ile insanlığın bilinçaltına apaçık subliminaller  yolluyorlar.  Iron Man 3 makro bakışla, Mandarin (sözde) - Tony Stark - Killian arasında geçen bir savaş. ve yine Marvel, ana mesajını da koymadan bırakmıyor filmi.  Pepper ve Kilian'ın, Beyin hologramının içine yerleştikleri sahne göz kamaştırıcı. Beyin tıpkı Evren görünümünde ve aslında beynimizin ta kendisi de Evren. Beyin : Evren  "Evren dediğin aslında sadece sendeki beyin" doğrusunu yine şahane bir görsel ile sunuyor. Daha can alıcısı, aslında beynin bedene hükmetme gücünün, gerçekliğe yaklaşmakta olduğunu veriyor. Kendini iyileştir...

karadelik - evren  insanların büyük bir kısmı din ve bilimi apayrı olgular sayarken, küçük bir kısmı ise din ve bilimin aynı şey olduğunu çoktan fark etmiş ve dünyanın geri kalanına gülümseyerek bakmakta.  gözbebeğimiz; derin, karanlık, dibi görülemeyen, tıpkı evrenin kara delikleri gibi. ve bizi holografik evrene bağlayan en önemli duyu organımız. beynimizin içindeki herşeyi önümüze seren. evrende tüm geçmiş, gelecek kayıtlı. sistem içindeki döngü, yaşanacakları, yaşanmışlarla ekerek sürüyor. gözbebeği'nin karanlığında evrenin tüm tarihi, duygusu, anlamı gizli ve oradan ışık saçıyor.  gözlerimizin içinde, görebildiğimiz tüm evren renkleri ve göremediğimiz tüm evren karadelikleri...  evren uzağımızda gökyüzünde değil, tüm kaydıyla ve tüm canlılarıyla tam da gözümüzün içinde.  yönetmen / Mike Cahill  yapım yılı  / 2014 

hiçlik - kuant altı  Marvel filmlerindeki müthiş mesajlar büyüleyici.  Marvel hayranlarından ve kahraman fanatiklerinden çok farklı  benim algıladıklarım . Bana keyif veren sahneler, filmin en fazla 5 dakikasını alan ama bana göre en vurucu görsel ve zihinsel efektler. Çok filmde kuantum fiziğine ve kuantum gerçeğine gönderme yapılıyor. İnsan zihnine bu bilinç aşılanıyor. Aslında filmin ana teması insanın fiziksel boyut değiştirilebilmesi. Alttan sürülen fakat yüzeyde olan fikir bu. Ancak daha derindeki algı yansıması ise hiçlik boyutuna gönderme yapıyor. Bu sahne yaklaşık 2 dakika sürüyor.  Karınca adam kuant altı boyuta iniyor. Yani atom altı boyut olan kunatın da altına. Kaldı ki CERN deneyleri Kuant altının hiçliğinde hızla ilerliyor. Ve  Dr. Hank Pym şuna benzeyen bir cümle sarfediyor : kuant altı boyuta inersen zaman yok mekan yok boyut yok hiçliğe ulaşır ve dönemezsin diyor. Müthişşşş!!!! Ancak tasavvuf ehli bilir ki hiçliği yaşayan ço...

tanrıyı sen mi yaptın? tanrı mı seni yaptı? Bambaşka bir bakış açısı ile sistemi, yaradanı ve dünyadaki ikiyüzlülüğü hicveden, nefis bir film PK.  Farkındalık yaratmaya çalışan, "kendini ve düzeni sorgula, neyi kabul ettiğini bil" diyen ve bunun içinde Hindistan gibi her dinin yaşandığı bir ülkeyi merkez alan gülünç bir çerçeveye oturtduğu sorular ile zihninizde ampuller yakan bir seyirlik.  Dünyanın Din düzeninin aslında para düzeni olduğunu, her dinde şekilcilerin ve yöneticilerin, nasıl insanları ve inançları suistimal ettiğini saflıkla size gösteriyor yönetmen.  uzun ama akıcı, bollywood esintileri tabi ki taşıyan ama sıkmayan, rengarenk renkahenk, peekay  ve sizdeki "Bir" le kalın.  yönetmen  / Rajkumar Hirani yapım yılı / 2014 

chi - ki enerjisi Beynin ve dahi evrenin salt enerji olduğu gerçeği insanlarca kolay kabul görmüyor. Sanki İnsanoğlu olumsuzluğa ve yapamazlığa kodlanmış. Oysaki bu, olumsuz düşüncenin hızlı frekansı kaynaklı sadece. Negatif düşünce gücünün hızını öğrendiğinizde, pozitif düşüncenin o hızı katlayacak yapabilirliğini kavradığınızda, sizde mutantsınız aslında. Marvel serisi filmleri seneler sonra seyredildiğinde komik kalacak. İnsan zihninin muktedirliği filmlerle insanlara özellikle yeni nesile empoze ediliyor. Algıları güçlendiriyor. Marvell'ın  serileri  de bu filmlere en güzel örnekler. Film aslında acımasız Nazi Almanyasında başlıyor. Chi - ki enerjisini kullanamayan çocuğun annesi gözleri önünde öldürülüyor ve ardından chi-ki enerjisinin patlayışına tanık oluyoruz.  Hepimizde olan enerji. Ama önce vücudumuzun ve beynimizin bir enerji kütlesi olduğunu 5 duyu algımız dışında irdelemek gerekiyor. Mutant denilen tür bu kullanamadığımız güçlere gönderme yapıyor. He...

kader ve kaza - Eğer istersen geleceğini değiştirebilirsin! - Bir şeyin gerçekleşmesini önlemen, o şeyin gerçekleşecek olduğu hakikatini değiştirmez. her iki cümlede filmden ve filmin ana felsefesi. 2002 de film vizyona girdiğinde tamamen yanlışlık eseri girmiştim filme. Yanlış bilet almış ve karşımda bir aksiyonu görünce hayal kırıklığı yaşamıştım. Film ilerledikçe özellikle cam ekrandaki elle yapılan görüntü akışı klavyenin olmadığı dokunmatik ekran beni büyülemişti ki sene 2002 diyorum henüz touch panel namıma bir şey yok. Düşünün ilk Iphone 2007 tarihli. Gözlerimi alamamıştım. Geleceğin beyazperdede, zihnime öğretildiğine tanık oldum.  Ancak filmdeki kader kaza formu, sonraki yıllarda seyrettiğimde ayrımsadığım bir olguydu. İnsanlık kader, kaza ve yaradan üçgeninde hep sorguda hep sualde. Azınlık raporu olarak yok edilen kader yolunun, değiştirilebileceği, dolayısıyla eğer istersek geleceğimizi değiştirebiliriz inancını sonuna dek destekleyen ve gösteren bir film. Felse...

tayy-i mekan, tayy-i zaman  Görmeye ve ulaşmaya çalıştığımız sonsuz karanlık ve yıldızlar ve galaksiler ve zaman üzerine kurgulanmış en iyi film zannımca. Christopher Nolan' ın sisteme dair  yaptığı filmler gün geçtikçe derinleşiyor ve kurgu olmaktan çıkıp gerçek olma olasılığı ( ya da gerçek ) çok yakın noktalara parmak basıyor. Filmin fizikçilerce çok eleştirilen yada çok beğenilen yanları var. Kara delikler, solucan geçişleri, zamanın farklı algılanışları, boyut kavramı iyi işlenmiş.  Popüler bilim sitesi evrim ağacında film çok güzel irdelenmiş. Okurken çok keyif alıyorsunuz ve filmde yakalayamadığınız bilimsel ve kurgusal pek çok şeyi tebessümle okuyorsunuz. Bilim, kuantum tasavvuftan farklı bir şey değil. Pek çok,  Kur'antum, Kur'an daki Kuantum gibi yayınlar var. Kur'an dilinde hologramdan ışınlanmaya, evrenin derinliklerinden, kuant zerrelerine her şey mevcut. Ne okuyup ne anladığımızla,  bilinç seviyemizde ki ayet açılışı ile...

kader ve kaza içiçe ve anlaşılması güç bir döngüdür kader ve kaza... yada şu:  kaderin yazılımıdır  ? yoksa sen mi kaderini yazarsın. kaderin hem yazılıdır, hem sen yazarsın! bir nevi özgür irade ilüzyonu, çekişmesi, içsel çatışma, mücadele ve zafer.. Aksiyonla harmanlanmış, melek ve Tanrı olguları serpilmiş bütünde çok da başarılı bir kurgu değil. Lakin kader ve dahi kaza iyi işlenmiş. İnsanlığın birbiriyle ve kendiyle yaşadığı yüzlerce yıllık sorgu. Kaderimi değiştirebilir miyim? David Norres genç, hırslı, idealist bir politikacı. Newyork' tan senato adayı. Halkın sevdiği,  temsilciler meclisinde görevli ve fakat geçmişin iziyle değişen kader, kesişen yollar yada raydan çıkan yazı, bir bardak kahve ile değişen kader yada oluşan kaza. Olmadığını sandıklarımızın, aslında olması olan olduğu ironisi.  yaşamak istediğin de kaderinde, yaşadığında ve dahi yaşamadığın, yaşayamadığını sandığında.  yazımız elimizde, bizde ve teslimde.. lakin mücadeleli t...

                        ya kendini arar, aşkı bulursun                         ya aşkı arar kendine varırsın bu film için,  bu benim cümlem   filmin çıkış cümlesi ise  "aşkı arayan dervişin şair olma öyküsü" Yunus dingin, Yunus huzurlu, Yunus yalnız, Yunus derviş, Yunus ermiş.. filmde Yunus kadar, dingin,rahat,akıcı.. ben tarihi anlatan filmleri çok severim. okuduğunuz gibi olmaz filmi seyrettiniz mi, can bulur ya tarihsel kişilikler, bedenlenirler ya, sizin de zihninize nakşolur. filmin her repliği yunustan neredeyse, aşkın yolunda aşk'ta kaybolur Yunus.. Vahdeti vücutta kaybolur Yunus.. hiç olur Yunus.. ne ararsan aslında sen O'sun  Aşk için ölmeden önce ölmen gerekir  ne ararsan ara aradığın sensin AŞK BAZEN KOCA BİR EVREN BAZEN İĞNE DELİĞİNDEN KÜÇÜK KİMİ UMMANLARA SIĞMAZ  KİMİ İNCİR ÇEKİRDEĞİNDE...

sadece bilinç "Eğer tam bir kuram keşfedersek, genel ilke olarak yalnıza birkaç bilimci tarafından değil, herkes tarafından zamanla anlaşılır olmalı. Böylece hepimiz, filozoflar, bilimciler ve sıradan insanlar, evrenin ve bizim niçin var olduğumuz sorusunun tartışmalarına katılabiliriz. Eğer bir yanıt bulabilirsek, bu insan aklının en büyük zafer olacak; çünkü o zaman Tanrı'nın neler düşündüğünü bileceğiz." Zamanın kısa tarihi -Stephan Hawking Tekliği ve teslimiyeti bilim harfleri ve seyriyle gözler önüne sürüyor film. Hiç şüphesiz ki Stephan Hawking; insanlığa sistemi anlama yolunda büyük kapılardan birini açan, bir sorgulayıcı. Sorgulama ve merak değil mi zaten bizi yola çıkaran. Bilim ve din binlerce yıldır karşı karşıya kalmış. Dinler gökteki Tanrı algısıyla, toplumları ödül ve ceza (sevap ve günah) sistemleri ile kontrol altına almışlar.  Oysa  bilim adamları, filozoflar;  hem doğuda hem batıda, gerek kiliseye gerekse islam din alimlerine, karşı dura...

farkındalık yaşam denen yolculuk kendini tanımaya niyetlenmekle başlar,  farkındalık ve anlamakla devam eder, kendini, yaşadıklarını ve yaşatanları afetmekle sürer, teslimiyetle son bulur. kimimiz yolculuk için vesile arar, arayışa başlarız; kimimizin yolculuğu doğumumuzla başlamıştır da sonradan fark ederiz. Esra İnal; aldığı yolda, bilinmezlerle korkuyor, sarsılıyor; toplumla, kendisiyle, hem insan olarak hem kadın olarak, mücadele ediyor. Sonra da açtığı kapıları bize seyir ettiriyor. Nereye ve neden yol aldığını anlayınca da  akışa bırakıyor. Afediyor, hayır diyor, dik duruyor ve perdeler açılıyor.  Ömer Faruk Sorak, sisteme müthiş bir kapı açmış. Gören gözlere, anlayan dimağlara, çırılçıplak sermiş gerçekliği, üstelik muhteşem görsel efektler, hayal ve gerçeğin müthiş geçişleri ile anlatmış Esra İnal'ın gerçek hikayesini. Zaten ne yalan ki ? herşey gerçek, herşey yalan.  Herşey var hiçbirşey yok.  Uzun denmiş filme bence kıvamınd...

kainatın kaydı Bireylerin davranışlarının geçmişteki, günümüzdeki ve gelecekteki diğer bireylerin yaşamları üzerindeki etkileri üzerine bir betimleme. Kainatın tüm kaydı hepimizin genetik kayıtlarında mevcut. Derler ya atalar " 7 göbek öteden taşınır". Elbette taşınıyor, bizlerde yaşıyor, geleceğe biçim ve form değiştirerek aktarılıyor. Zaman algısını zorlayan güçlü bir senaryo. Ve bir o kadar başarılı Wachowski kardeşler yönetmenliği.  Filmde oyuncuların pek çok rolü oynamaları aslında bu zamanlar ve bireyler arası aktarıma vurgu yapmak istenmişcesine başarıyla uygulanmış. Kimi kadın, kimi erkek, kimi yaşlı, kimi genç olan bu karakterler müthiş bir makyaj çalışmasını da sergiliyor. Filmi dikkatli seyretmek lazım. İç içe geçen ve müthiş geçişlerle derlenmiş 6 farklı mekan, zaman hikayesi. Hikayeler 1849 ila 2321 yılları arasına serpilmiş. Ve bu dünyasal zamanda değişenin insandan ziyade madde algısı olduğunu görüyorsunuz. Öyle ki ikinci seyredişiniz de daha fazla...

   NEDEN EVREN'E DAİR FİLMLER  İçinde yaşadığımız sonsuz evren, insanın anlamak için yüzdüğü uçsuz bir deniz.  Var olduğumuz sistem, holografik yaşam biçimi;  kuantum fiziği ile daha anlaşılır, bilinir hale gelme, yolunda. Zaman - mekan algısı, boyut kavramı, varlık, teklik, yokluk, hiçlik öğretileri ve bilgileri birleşmeye başladıkça, aslında hepimizin birbirinden ayrılamayan bir kuant parçacığı okyanusunun taneleri olduğumuzu ve kaderin sadece benliğimizde yaşandığını  ayrımsıyoruz. Her an bir sonraki anımızı yaratan bir sistemin parçalarıyız. Ve BİR'iz. Kuantum fiziği buna "sonsuz ve tek kuant okyanusu" derken tasavvuf  "vahdeti vücud" diyor. Hepsi aynı noktada tek aslında.  Sistemi farklı yollarla, gerek görsel efektlerle, gerek repliklerle anlatmaya çalışan fimleri büyük zevkle seyrediyor ve derliyorum. Bilim kurgu filmleri eskiden bana çok uzak bir dal iken şimdi avcısı oldum. Çünkü hepsi insan beyninin sınırsızlığını ...