Kayıtlar

Şubat, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ANGEL - A

Resim
kendini sevebilmek  kendimizi sevebilme sebebimiz her zaman özdeğerimiz olmuyor. Sonsuz ve muhteşem düzen içinde bizi kendimizi sevmeye yöneltecekler, suretler, insanlar, olaylar bazende melek sandığımız aslında kendi içimiz, özümüz olabiliyor.  kendimizle yüzleşmemiz, kendimizi tanımlama, bilme, anlama yolculuğunun hedefi kendimizi sevebilme potansiyelimizi kullanmak olabilmeli. Micro cosmosdan macrocosmosa varabilmenin ilk adımı. Evrendeki tek gerçek saf sevgiye varma yolunun kapısı "kendini sevebilme".  içimizdeki yansımaları, zıtlıkları bulma ve kabullenmeyi filmi siyah beyaz yaparak vurguluyor yönetmen. erkek kadın, eril dişil enerji, kısa uzun, esmer sarışın, güzel çirkin, doğru yalan, ying yang, alt üst, sürgitinde yürüyor film.  yalanları kendimize söylemekten vazgeçerek, gerçekliklerle yüzleşerek, kendimizi severek dünyayı ve insanları sevmek üzerine Angel-A.  yargılamadan, yargılanmadan, görünene değil görünmeyen öz' e sevdalanarak kendi...

KNIGHT OF CUPS

Resim
farkındalık y olculuğu ' n Tower bölümünden :  "Hatırla. İnci. Fısıldıyor. El ediyor.Her erkek, her kadın, bir rehber bir Tanrı...Karanlıktan ışığa.. Ne kadar daha rol yapmak zorundasın? Kimin için? Olmayı hedeflediğin şey nedir? Bırak onu. Hayatta hedef olmaz. Hayatın kendisi zaten amacın kendisidir. Hatırla. Ol. Yaşa..." Belkide seyrettiğim en vurucu, en etkileyici içsel yolculuk filmi, Knight of Cups. Her seyredişte etkileyen,etkileyen,etkileyen, bitmeyen.. yolculuktayız çünkü.. yol da.  yolda olmak... yolcu olmak... kendine yürümek... ve her adımda  O'nun suretini görmek... görebilmek... Kendine yürürken rehberleri görebilmek, işaretleri alabilmek.. Kendini tanımak, hayatının anlamına ulaşmak için hayatına iz bırakanlarla, izleri takip etmek.. İzlerin peşinden, geçmişten dönüşüme, adım atabilmek..  bölümlere ayrılan filmde bazı sahnelerde  Wojciech Kilar ın Exodus ( tevrat ve incil yada gemi )  senfonisi  ile mest olmak yada s...

HER / AŞK

Resim
öz  Ödül avcısı bir film oluşu, geleceğin mimarisine ve modasına hayal sıçramaları yapması, dijital kamera tekniği ile çekilmesi, Spike Jonze'nin filmi çekmeyi 2000'lerin başında kafasına koyarak filmin hem senaristi hem yönetmeni olması; filmin çok özel tarafları olsa da film konu olarak olağanüstü.  Kurgusal bir işletim sistemi ile kurduğu ilişkinin aşka dek gitmesi ile Twombly 'nin yaşadığı bu sürece eşlik etmemiz, insanlarda bilimkurgu seyrediliyor hissi uyandırsa da aslında filmin derin anlamları, insanı kendisiyle yüzlüyor. Aşkı aslında başka bir boyuta yada aslında olması gereken boyuta taşıyor, yönetmen. Bedene yada cisme değil ruha, öze duyulan gerçek duyguların peşinden sürüklüyor. Fizik olmadan  ( ki günümüz ticari dünyasına büyük gönderme yaparak - aşklar bile sadece cisimde ve maddede artık - ) sadece RUH' a!  büyük ve karşılıksız bir sevgi beslemenin mümkünlüğü üzerine yoruyor zihinleri.  Her ne kadar  Samantha, kahramanı...