BLACK MIRROR / BANDERSNATCH


özgür irade / kader

Black Mirror bir dizi film aslında. West World, Dark, Stargate Universe, Doctor Who, Fringe, The X Files  gibi onlarca dizi var. Zamanı, geleceği ve sistemi irdeleyen, anlatmaya ve insan bilincini geleceğe alıştıran. Ancak dizileri bu bloğa konu etmiyorum. Bambaşka bir platform diziler. Fakat Black Mirror'ın bir nevi yeni yıl hediyesi olan son bölümü     
" Bandersnatch"  bir film olarak bu bloğa misafir olabilecek farklılıkta ve özellikte. 

Bölüm gerçekten bir film. Ön cephede görülen iki önemli nokta var. İlki, türünün ilk örneği olan bu interaktif film sinema dünyasında yeni bir adım. Mutlaka okumuş yada duymuşsunuzdur. Sonunu kendinizin belirleyeceği değişik kitaplar vardır. Kitabını yarat yada yaz temalı. Mesela 35. sayfaya geldiğinizde 65. yada 125. sayfaya atlama seçenekleri vardır. Film de bu doğrultuda. Tabii bir filmi bu karar verişlerle ilerletmek çok kolay bir çekim tekniği olmadığı gibi muhteşem bir emek var. Film dünyasının 35 mm filmden dijital çekime geçişi teknolojinin hızlı dönüşümü ile çok keyifli ve hayal gücünü zorlayıcı bir zemine oturdu. Ancak son yıllarda tv ve movie'den internet sunumuna ve dolayısıyla farklı çekim tekniklerine yönelen bir sinema dünyası ile karşı karşıyayız.  Ve bu inter aktif film bu dünyanın gerçekten ilginç kapılarından birini inşa ediyor. Yepyeni bir deneyim ile tanışıyoruz.
Bir ikinci nokta ise Netflix yada herhangi bir görsel sunum kanallarının bu yolla seyircinin tercihlerini izlenebilir yapması ve bu doğrultuda pazarlama teknikleri geliştirmesi. Bunlar buzdağının görünen yanı bence. 

Filmin asıl ve önemli içeriği ise sistemi ve büyük resmi size gösterip sarsması. Truman Show filmini andıran bir alt mesaj da mevcut diyebiliriz. 

Siz filmin senaryosunu yazdığınızı sanıyorsunuz. Film öyle güzel kurgulanmış ki hem oyuncusunuz hem yönetmen. Hem karar verensiniz hem de karar verdiğinizi zanneden!!!

Şimdi bunu alıp evrene, insana ve yaradana uyarlayın. Çıkın sinema ekranından ve kendinizi izleyin. Kaderinizi yazdığınızı zan ettiğinizi oysa sonsuz olasılıktan seçimler yaparak ilerlediğinizi ama her seçiminizin aslında kozmik bilinçde yaradanda var olduğunu ve aslında kaderim dediğiniz şeyin evrenin, özün kaderi olduğunu ve sizin o senaryoda bir role sahip olduğunuzu irdeleyin.  Ve bunu size düşündürten ve izlettiren yönetmelere şapka çıkarın :) 

Filmin anlatmak istediği tam da bu. Olasılıkların bizi götürdüğü sonlar bizi yönlendirdiği yollar. Film boyunca ilerlediğinizde ortaya çıkan farklı sonlar yanında ne olursa olsun sizi aynı sona ulaştıran seçimlerinizle de yüzleşiyorsunuz. Elbette çok kısıtlı seçimlerle de karşılaşıyorsunuz çünkü zamana kayıtlı bir film bu neticede. Seçimlerinize göre filminizi 15 dk da bitirebilir 2 saate yakın bir senaryoda yaratabilirsiniz. Ve filme beraber de başlasak her birimizin senaryosu birbirinden farklı. Aynı anda aynı seçim seçeneklerine gebe kalsak da yolların ayrımları hepimizi ayrı yolculuğa çıkarıyor. Tıpkı hayatımız gibi. 

Dahası oyuncunun yani aslında hayatta kendinizin aldığı kararlardan sorumlu olmanız ve sorumluluklarınızı yaşamanın bedellerini de ödemeniz gerekliği ile yüzleşiyorsunuz. Replikler sahneler zaman zaman size Tanrı muamelesi yapıyor ve zaten mesajı da anlamanız için böyle zorluyor film sizi. Daha başlar başlamaz seçim yapmak zorunda kalmanız ise hayatta daima uyanık karar veren ama akışda da olmanız gerekliliğini vurguluyor. 

Seçimlerimiz doğru yada yanlış değildir. Fark etmesek de yol almamız için gereklilikler ve aslında aldığımızı zan ettiğimiz kararlar sistem içinde en iyi olanlardır. 

Konu 1984 de geçiyor. Dolayısıyla o günün dijital dünyası ile ( yaşı genç olanlar için söylüyorum ) tanışma ve irdeleme ve dahası aynen alıp günümüze uyarlama akışı mevcut. O yıllarda genç veya yetişkin olanların yakalayacağı enteresan detaylar da film içinde gizli. 1984 yılının seçilmesinin ironik yada tesadüfi olmadığını düşünüyorum. Direk George Orwell'in 1984 kitabına da gönderme.

Film boyu yaradan'ın aslında kendini deneyimleme olasılıklarının minimalize bir halini görüp, oyuncu mu, yönetmeni mi, senarist mi olduğunuzu algılayamadığınız sizi acayip gülümseten, beyninizi kaynatan çok güzel bir projeksiyon bu film. 

Tek dezantajı netflix de yayınlanıyor olması. Lakin bir ay ücretsiz üye olup bu deneyimi deneyimleyenlerden, oynayanlardan yada seyredenlerden  olabilirsiniz. :) 

ve başka harika bir diziden Sherlock dan bir alıntı 

" hayatın senin elinde değil, çek ellerini üzerinden " :)

yapım yılı / 2018 
yönetmen / david slade 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HIM MAS ALLA DELA LUZ / IŞIĞIN ÖTESİNDE OLAN

ALONG with the GODS / Tanrılarla Beraber

JUST LET GO / AFFETMEK