FIVE FEET APART / BEŞ ADIM ARALIK
" dokunuş / ölüm "
ilk iletişim yöntemimiz.
güven, korkusuzluk, huzur.
hepsi nazikçe okşayan bir parmağın ucunda
veya dudağın yavaşça yanağa değişinde.
mutluyken bizi bağlar, korktuğumuzda destekler,
arzuladığımız ve aşık olduğumuzda bizi heyecanlandırır.
nefes almak için havaya ne kadar ihtiyaç duyuyorsak,
sevdiğimizin dokunuşuna da ihtiyaç duyarız.
ama dokunmanın önemini hiç anlayamamıştım, onun dokunuşuna
sahip olamayana kadar.”
Kistik fibrozis hastası Stella, doğuşundan itibaren tedavi gördüğü hastanenin sürekli kontrolü altındadır. Pozitif, hayat dolu, neşeli olmasına ve isyankar olmamasına rağmen "yaşamak için değil tedavi olmak için yaşıyorum" mottosu ile ölümü ötelemeye çalışan ama onu kabul etmiş bir genç kızdır. Film aslında Claire Wineland gerçek hayatından bir kesit vesile ile de kistik fibrozis hastalığına dair de farkındalık yaratımında. Will de Stella gibi kf hastasıdır ancak ölümcül artı bir bakteriye de sahiptir. Tedavi için sevk edildiği bu hastanede 2 gencin arasında geçen, hastalık, ölüm, mücadele, sınırları zorlama, kabullenme, mesafe gibi onlarca açmazı sorgulamaları irdelenir. Aşka düşen ikilinin sınavı ise dokunamamak dahası asla kavuşamayacakları gerçeğini kabullenmektir.
nefesin kıymetini bilmeyiz.
özgürce birilerine sarılabilmenin de.
istediğimiz an istediğimiz yere gidebilmenin lütfunu hiç anlamalıyız.
henüz 18 inde kendimizi ölüme teslim etmeyi ise asla düşünemeyiz.
Stella hikayesinde kimine az, kimine çok bunları hissettiriyor. Ölümü kabullenişini ve bekleyişini de doğuma benzetiyor. Nasıl ki 9 ay yaşadığımız ve yaşam alanımız sandığımız bir rahimden sadece bir kaç santim ötede yani bir yaşam alanına geçiyorsak, ölümü de sadece bir kaç santim uzaktaki bir yaşam alanına yolculuk olarak görüyor. Stella obsesif bir kural uygulayıcısı olsa da Will tam tersi zaten öleceksek bu sınırlara ne gerek var isyanında.
Bu hastalığı yaşayanlar en fazla 6 adım yaklaşabiliyorken birbirlerine Stella bunu kendince bir çözümle 5 adıma indiriyor. Will ile arasına 5 adım sınırı koyduğunda sarf ettiği cümle ise
"sadece 1 adım çalabilmek hayattan. ne büyük bir başkaldırıştır"......
Film ağlama garantili. Ağladığınızın ne olduğunu idrak edin ve hayat duruşunuzu ona göre belirleyin sadece. Ağlayabileceğiniz sizi acıtabilecek pek çok öğe var çünkü filmde. Demedi demeyin... bu arada filmde kullanılan mor balonlar özellikle kf hastalığının rengi olan mor.
yönetmen / justin baldoni
yapım yılı / 2019
yazan notu :
dokunuş ve ölüm ...
her ikisi ile de sınandığımız bir zamanı yaşadık, yaşıyoruz. 2020 yılı boyunca dokunamadık, sarılamadık.. kendi adıma hiç bir sosyal olgu değildi özlediğim. ne bir alışveriş mekanı, ne bir sanat etkinliği, ne aile arkadaş toplantıları sadece sarılmayı çok özledim. dokunmayı. ki ben sarılmayı ve dokunmayı çok sonraları hayatına almış bir insanım. o enerji akışı, o frekans uyumu o iki insanın bir ve bütün olma hali sonsuz özlediğim bir insan davranışı oldu. ve ölümle çok yüzleştiğim, ölümü çok tefekkür edip çok yaşadığım bir dönemdi. hiç böylesine kendi içimde hissetmemiş irdelememiştim. bu ikisi bir araya gelince film beni içine bir başka aldı. her iki gerçekliğin yalnızlığı, benliğimi ayrı sardı. içsel bir mühürmüşcesine sarstı.
İnsanlığın; sevginin, dokunmanın, varoluşun, nefesin kıymetini bileceği duası ile.
Yorumlar
Yorum Gönder