MAGNOLIA / MANOLYA
af etme, bağışlanma
" Geçmişle işimizin bittiğini sanırız oysa ki geçmişin bizle işi hiç bitmez. "
Şu anı yaşarken hem geçmiş olacak geçmişimizi, hem de geleceğimizi inşa ederiz. Ve hepimiz genetik kodların, kollektif bilincin tasarımı ile üst kuşakların da bilincinde olanları yada yaşadıklarını kendi yaşamlarımıza yansıtır ve yaşarız.
Aktarılan temel duygu, geçmişimizde yaptıklarımızdan doğan yoğun pişmanlık ve af edememe yoğunluğu. Filmin çatısını kuran duygu pişmanlık ve neticelerinde doğan hüzün, acı, yalnızlık, yoksunluk...
Ve hayatta tesadüf yoktur. Kesişmeleri, fiziksel yada duygusal çarpışmaları tesadüf sanırız. Oysa ki yaşamın döngüsünde hepsi olması gerektiği gibidir ve sadece olur. Kendi hayatlarımızda da çokça bu kesişmeleri yaşar tıpkı filmde olduğu gibi bu bağları göremediğimiz için olmadıklarını sanırız. Film ile önümüze konan bu evren işleyişi seyredilir hale gelince insanı tıpkı Manolya daki gibi hem sarsar hem şaşırtır.
Farklı yaşamların farklı duygularındaki ama kendi içsel dünyalarında kayıp olmuş insanların, yaşam kesitlerinin bir biçimde birbirleri ile ilintisini seyrediyorsunuz. Film o denli sahici, doğal ve yaşamın kendisi ki seyrederken o tanınmış aktörler aktiristler kayboldu gözümde. Kimliklerini yitirip tamamen oldukları doğal insanlardı. Oyunculuğun iyi olmasından öte senaryonun gücüydü bana bunu hissettiren.
Freudvari baba çocuk ilişkileri, toplumsal yalnızlık ve pişmanlıklar, önyargılar kendimizi ve geçmişimizi af edememe perdeye düşen tüm hayatlarda başarıyla yansıtılıyor ekrana.
konusu her yerde, bana yansıttığı özü ise burada :) sarsıcı, nefis bir üç saatlik seyir Manolya.
Tesadüf diye bir şey yoktur. Tesadüf dediğimiz zaten hayatın ta kendisidir.
ve manolya .... hem geniş taç yapraklı çiçekleri ile hem bambaşka yönlere savrulan geniş yaygın dalları ile bütünlüğün ve birliğin yansıması. birbirimize bağlı olduğumuz gümüş iplerin izdüşümü.
yönetmen / paul thomas anderson
yapım yılı / 1999
Yorumlar
Yorum Gönder