ANNIHILATION / YOK OLUŞ
yokoluş
Netflix o kadar çok mecrada filmi önüme çıkardı ki seyretmemezlik edemedim. Filmin ne konusu hakkında bir fikrim vardı ne de merak etmiştim. Açıkçası Natalie Portman'dı beni çeken.
Fakat filmi seyrettiğimde kendi içimde kayboldum gittim. Anlaması, anlaşılması, kavraması, anlatması zor bir yapım. Bir yandan büyüleyici görsel sahneler, gerilim içinde merak uyandıran bir senaryo. Bununla birlikte size varoluşu, insanı sorgulatan bir konu. Pek çok insan filmdeki çok farklı katmanları farklı algılamış. Belki de film herkesin kendi algısında anladığı kadardır.
Dünyaya 3 boyutlu bir doğum, yaşam, ölüm olarak bakıyor ve varoluşla ilgilenmiyorsanız size saçma gelecek yorumlarımla beraber, bütünüyle anlamsız bir bilim kurgu filmi de diyebilirsiniz. Ya da seyrettiğiniz sadece dünyayı basan uzaylılar ve aldatılan eş senaryosundan ibaret bir film olacaktır. Derinliği bana göre çok özel bir film Annihilation.
Filmin başıyla beraber aslında ana tema sinyalini veriyor. Bigbangla tek bir kaynaktan parçalanarak çoğalan ve çeşitlenen yaratım, filmin ileri sahnelerinde görüldüğü üzere tekrar bir ve bütün olma arzusunda. Keza filmin sonunda o bütünleşme arzusunu Lenayla yaratığın hasbihalinde görüyorsunuz. Aslında yaratık olarak betimlenen varlığın iyi kötü doğru yanlış güdüsü yok kendini bütünleme arzusu var sadece ama bunu da böyle algılayabilmek için belki filmi 2 kez seyretmelisiniz.
Tek bir bilincin mevcudiyeti ile yaşıyoruz aslında. Ve o bilinç, bilinmek isteyip dağılıp, yeniden tekamülünü tamamlama yolunda. İnsanların bitki olduğu, hayvanların form değiştirdiği, doğanın şeklindeki ışık, ses, form değişimleri ve dahi doğayla bir olan insan. Filmde bütün bunlar bir virüs etkisiymiş gibi görülse de aslında insanın kendine yaptığı yolculukta kendi kendine yarattığı, kapattığı çıkmazları betimliyor. Bunun yanında parıltı adı altındaki bu mekan aslında gösterildiği ışınımla da dönüşüme sebep oluyor. Çift katmanlı bir yorum diyebiliriz. ( hatta çok katmanlı ) Tasavvuf ehli ile kuantum fizikçilerinin terminolojisi ayrı da olsa her ikisi de çokluk-yokluk-ışınım-dalga boyu- form değiştirme - zaman ve mekanın yok oluşu vb. konularda aynı şeyi anlatır.
Gözle göremediğimiz ışın formlarının boyut değiştirmekte ve dönüştürmekte ki etkisi yakın gelecekte bizlere tuhaf gelmeyecek. ( bana çok kimsenin katılmayacağını biliyorum ama bende kurguya basit bir uzaylı formu - filmi olarak bakamıyorum. Hele ki dünyamız uluhiyet bilinç seviyesinde )
Filmin doğrusal olmayan kurgusu, biyolojist hatalar, netflix içine hapsoluşu belki eleştiri konusu olmuştur. Oyunculuklar ise çok iyiydi.
Düşünerek, zihninizi zorlayarak, belki kuant altı terminolojiyi daha fazla merak ederek yeniden irdeleyerek seyredilesi gereken bu film, benim çok keyif aldığım bir yapım olmuş. Film bir kitap uyarlaması aslında. Jeff Vandermeer' in Southern Reach üçlemesinin ilk kitabı. Görüntü yönetmeni Rob Hardy'e de şapka çıkarmamak mümkün değil.
Film ne anlattığı konusunda çok tartışılmış, çok düşündürmüş.
Herkes gördüğünü alır, hikayecide güler geçermiş. Alex Garland' a selam olsun :)
yönetmen / alex garland
yapım yılı / 2018
Yorumlar
Yorum Gönder