Kayıtlar

SLIDING DOORS / Rastlantının Böylesi

Resim
kader ömrümüz, sonsuz olasılıklar ağında attığımız adımlarla şekilleniyor aslen. aldığımız her karar, kaçırdığımız her tren, geç kaldığımız her randevu, erken gittiğimiz her buluşma, gördüğümüz çarpıştığımız rastlaştığımız her insan bize yaşanabilecek sonsuz ihtimalli hayatların bir demeti gibi. Rastlantının böylesi bize sadece iki olasılığı sunsa da filmi seyrederken siz seyirci dahi olarak en az iki senaryo daha üretilebileceğini fark ediyorsunuz. hayat bu tesadüf dediğimiz anlar kadar seçimlerimiz ile de ilintili. kimi treni kaçırıyoruz kimi de söylememiz gerekeni söylemiyoruz. sistem içinde olması gereken mutlak anlar ise eninde sonunda her türlü takılmaya rağmen yaşanıyor. oluyor. hem sorgulaması hem seyirliği ile çok keyifli düşündüren gülümseten hüzünlendiren film Sliding Doors. yönetmen / Peter Howit yapım yılı  / 1998

127 HOURS

Resim
yazgım elimde  "bunu ben seçtim, hayatım boyunca yaptığım seçimler ve aldığım her nefes beni evrendeki bu çatlağa sürükledi. ve bu kaya varoluşundan beri burada tam da bu çatlakta beni bekledi.. kaçınılmaz buluşma.." yaşamda başımıza gelenleri hep bir başkasına yükleriz ve hep başkalarından gelecek mucize kurtuluşları bekleriz. suçlarız ve yardım isteriz. bunun böyle olmadığını yaşamımızın tüm kontrolünün bizde olduğunu, hem senarist hem oyuncu olduğumuzu bize anlatan harika bir film 127 Saat.  bir kanyon çatlağında sıkışıp kalan Aron Ralston 'un  yaşama tutunma ve yaşama dönme mücadelesi, kendi iç hesaplaşması ve umudu ve yaşamın tamda kendi elinde olduğunu bize gösterdiği filmin görüntüleri de çok keyifli. Bunun yanı sıra,  büyük şehir insanının doğada olma, doğayla bir olma isteği ve güdüsünün  Aron'un nereye gittiğini kimseye söylemeyecek kadar büyük olduğunu da vurguluyor. Doğa her daim çağırıyor. Az gerilim, çok adrenalin ve fazlasıyla içsel yüzleşme

CONTACT - MESAJ

Resim
" O " İnsanlık uzunca zamandır "bilim ve din ayrıdır" yanılsamasından kurtuluyor. Contact da bunu çok iyi irdeleyen, yapım yılı göz önüne alındığında muhteşem görsel efekteklerle bezenmiş bir yapım.  Ve daha ötesi, harika solucan deliği geçişlerinde yaşadığı heyecanı, yatırımcılara öfkesini, evrene duyduğu tutkuyu ve dahası bir bilim insanı olarak bir ilahiyatçıya duyduğu aşkı müthiş güzelliği ile bizlere  yaşatan Jodie Foster, keyfin doruklarına götürüyor. Kuantumun güncel hayatta da algılandığı ve hissedildiği bir dünyada artık "evren eşittir yaradan, eşittir teklik, eşittir an" öğretisi ve gerçekliği, kitlelerce de benimseniyor. filmin kahramanının inancı ve yaradanı red edip, bilime odakladığı hayatı, inançla taçlanıyor. Astral yada boyutsal yolculuğun getirdiği ve tanımlayamadığı hiçlik anından, inancı da yanına alarak dünyaya dönüyor.  "O" her yerde herkese her biçimde kendini hatırlatıyor ve bir biçimde ( surette ) kendini gö

UPSİDE DOWN

Resim
paralel dünya  görüntüler cennet gibi. nitekim baş rolümüzün biri Adam diğeri Cennet bahçesini anımsatan Eden  ve yasak aşk.  sınıflar arasına dem vurmakla beraber, ikiz dünyalar arası ilişkiyi imkansız kılan bir yasaklama.. zengin fakir, ast üst, aşağısı yukarısı fikrine iğne batırmasından çok, görselde ve zihinde yaratılan ikiz dünya, paralel evren olasılıklarına çektiği dikkat beni filme bağlayan.  yoksa aşk çemberindeki öğe klişe. yasak olanı, imkansız olanı, tabuları yık, mücadele et ve aşk uğruna kazan. dostluklar ve fedakarlıklarla süsle vb.  tek güneş etrafında ve kendi çekim kuvvetleri ile var olan ikiz dünya kavramı ise çekici. paralel evrenlerin var olma ihtimaline yaptığı gönderme film listeme girmesine yetiyor. yukarıya doğru düşmek, iki dünya arasındaki fark ve sınırlar izlenmesi keyifli sahneler. filmdeki klişelere rağmen  filmin girişindeki replik ise romantizmimizi beslemeğe devam ediyor. beklentilerimizi eksik bıraksa da :)  " ya aşk yer çek

AŞK TESADÜFLERİ SEVER

Resim
kader Belki fazla tesadüf geliyor, fazla kurmaca...oysa film diye izlediğimiz  beyazperde büyüsü, zaten hayatın yansıması değil mi? Tesadüf sandığımız şey, kader yollarımızın çıkmazları, açmazları yada olurları sadece .. olması gereken ne zaman, nerede, nasıl olması gerekiyor ise o vakit gerçekleşiyor. Öncesinde değil. Orada değil. Tam olması gereken AN'da. Yer de. Adına kader yada tesadüf ne dersen de. Sistem böyle işliyor.  Aşk tesadüfleri sevmiyor aslında, aşk yaşayacağı, yeşereceği zemini buluyor. Saf sevgiye ulaşacağı teğet geçilmeyecek anı, yeri kovalıyor. Bulduğunda taşırıyor yürekleri ve ışık oluyor evrene, bir sevgi tohumu daha atıyor. Aşk doğru yeri ve zamanı seviyor. İnsana yanlış gelse de aşk işini biliyor.  Hayatta keşke yok. ne olacaksa o var,  ne yaşanacaksa o var. geç kalmışlık yok. erken bulmuşluk hiç değil. coğrafya mühim değil. statü meslek zaten aşka sökmez. aşk tesadüfleri seviyor, kalbin peşinden koşuyor, birinin ölümü diğerinin yaşa

X - MEN APOCALYPSE

Resim
kaos Marvell ve X - Men serisi hayranı olarak filmin mesajı kendini tekrar da olsa farklı detayları irdelemeden geçmek ve filmi de listelemekten kendimi alıkoyamadım.  Apocalips kıyametin kendisidir. Mutantların en güçlüsü yada kadim dünyanın Tanrısıdır. Dünyanın en güçlü enerji merkezlerinden biri olan Mısırda dirilişi de dünya ley hatlarındaki enerjinin yüksekliğine dikkat çekmek için olsa gerek. Ve Apocalips'in İncilde yer alan mahşehirin dört atlısına göndermeyle  dört güçlü mutant koruyucusu mevcuttur. Soundtrock da Metallicanın four horsemen ine yer verilişi şık bir detay. Dünyada barışı ve refahı getirmenin farklı bir yolu yıkımdan ve kıyımdan geçmektedir.  Dengeyi kaosla bulacağını güder Apocalypse. Klasik mutant savaşları, kontrolsüz ve kötü niyetli gücü yok etme, güç savaşları, potansiyellerini keşfeden ve üzerine giden mutantlar gibi sıradan bir senaryosu da olsa kahramanların gençlik yıllarına çevirdiği objektif seyri keyifli kılıyor. İçindeki potan

X- MEN : DAYS OF FUTURE DAYS

Resim
sonsuz olasılıklar dünyası   ... ve  sonsuz sonuçlar  insanoğlunun en büyük hayallerindendir geçmişe dönüp geleceği değiştirmek. kimi pişmanlıktır, kimi yanlıştır değiştirilmek istenen.  zamanda yolculuk kavramı aksine bedensel bir geçiş değil, zihinsel bir geri dönüş yaşıyor Logan.  Ve geleceğe taşınacak olan gözcü mutant sahtelerinin önünü kesebilmek adına olayların akışını değiştirmeye çalışıyor.  Marvell filmlerinde bol aksiyon ve kahramanlıkla süslenen farkındalıklar adeta kitleleri uyandırmak için beyazperdeye yansıyor. Tüm öğretilerin kadim ve semavi dinlerin merkezindeki soru yine, yeniden bir Marvell filmi ile seyirciyle buluşuyor.  Kaderini yazar mısın? yazılı kaderimi yaşarsın? Filmin bu sorguya  cevapları Xavier den : kaderini belirleyebilirsin... geleceğini sen şekillendirirsin...  sınırsız tercihler kaderimizi belirler... her tercih her an bir dalgalanma yeterli dalgalanma olursa akıntıyı değiştirebilirsiniz. yönetmen / bryan singer yapım yılı

TRANSCENDENCE - EVRİM

Resim
kollektif bilinç Peşinde koştuğumuz, anlamaya kavramaya çalıştığımız bir tanım "kollektif bilinç"  yada tüm "kaninatın kaydı"  ... Fizikçilerin yıllardır peşinde koştuğu bir kuant zerresinde evrenin gelmiş gelecek tüm kaydının olduğu tezi Transcendence'e de konu olmuş doğal olarak. Dr. Caster bu amaçla dünyadaki ve insanlarda ki tüm kayıtları toplayarak bir boyut oluşturmak peşindedir. Nano robotlar ile evreni yeniden yapılandırma hayali peşine düşer. Kazara ölümü ile Bilinçleri birbirine bağladığı yapay zeka altyapılı sistemi,  filmin kalanında sorgulamalarla beraber gerilimi de artırıyor. Bedenen ölse de yarattığı sisteme beyin olarak dahildir.  Fantastik bir bilimkurgu örgüsü altına tek ruh ve tanrı varlığı da yerleşiyor.  Mutlak özneye dönme ve doğayı yeniden yapılandırmaya yönelik arayış yapay zeka formu ile işleniyor olsa da yapay zeka ile kollektif bilinç enerji formu gerçekliği gelgiti de yaşanmıyor değil. Dinleyici: Bir Tanrı mı yaratmak is

INSIDE OUT - TERSYÜZ

Resim
duygular  Film her ne kadar 7,8 yaş ve üzeri içinde olsa çocuk,ergen ve yetişkin farkındalığı için müthiş bir yapım. Pixar'ın 5 yılda tamamladığı animasyon evrensel insanı yakalıyor.  Çocukların en çok tanımlayabildiği 5 duygudan yola çıkan filmde  korku, neşe, üzüntü, tiksinti ve öfke hallerimiz başrole oturmuş. Çocuklara kendilerini anlama ve ifade edebilme yolunda önemli bir kapı açıyor Tersyüz. Duygularını oturtma ve anlamada, ifade etmede belkide pek çok çocuğa ve hatta yetişkine rehber niteliğinde.  Hayata daima pozitif ve gülerek bakmayı baskılasa da aslında hüzünlerimizin de bize mutluluk verdiğini her iki duygunun içiçe yaşayabileceğini öyle güzel anlatıyor ki. Çoğumuz üzüntülerimizi salt üzüntü olarak algılıyoruz halbuki içlerinde bize neşe huzur veren ne çok anı barındırır. Tüm duygularımızın bizde bıraktığı izler, her olumsuz görülen duygunun nasıl olumluya dönüşleri, geçmişin izlerinin geleceğe taşıdıkları harika görsellerle destekleniyor. Duygu gibi soyut b

FREQUNCİES OXV: MANUAL / FREKANSLAR

Resim
denge Film  pek çok şeyi sorguluyor, sorgulatıyor. Aslında insanlığın en büyük paradokslarından biri olan "özgür irade mi? kader mi ? " sorusuna ışık tutuyor. Bunu yaparken de filmde manüpülasyonlar ile kelime ve ses dalgaları ile kaderi şekillendirebileceğimizi vurguluyor. Bu haliyle dünya üzerinde kullanılan tüm dinlerde olan mantralara da gönderme yapıyor. Esmalardan, budist mantralarına dek pek çok kadim ve semavi dinde kullanılan ve olumlu etkileri bilimce de kanıtlanmış mantralar. Fakat bu mantralar  ile insanların kaderinin manupüle edileceğini bunun da yok edilmesi gereken bir çalışma olduğu üzerine kurgulamış senarist filmi. İlgi çekici yanı ise bu manüpülasyonların müzikle etkisiz kılınabileceği üstelik de Mozartın müziği ile. Evrenin tekerrüründen, geleceğin kaydının varlığına, aslında her şeyin ilüzyon olduğundan, her şeyin zaten yaşanmış bitmiş olduğuna, tüm insanların farklı frekansta olup etkileşimlerine dek pek çok evrensel ve kuantumsal bilgiyi satır sa

THE FOUNTAIN / KAYNAK

Resim
ölüm,yaşam,teslimiyet,aşk... üzerine masalsı bir kurgu The Fountain. Üç ayrı zaman diliminde irdelenen ölüm ve yaşam formları. Ademden beri süregelen sonsuzluk arayışı. Bilgelik ağacı ile dünyaya düşüp yaşam ağacı ile sonsuzluğa erişme ümidi, insanoğlunun dna'sına kodlanan arayış sanki. Kökleri uzanan ama tıpkı dalları gibi bir yere bağlı olamayan, sonsuzluk ağacı. Bağlı olduğu yer sadece dünya. Altı, üstü, öncesi, sonrası;  geçmişte ve gelecekte sonsuzlukta var olan, yaşam ağacı. Bir 'e varma yolunda acıların, isyanların, mücadelelerin, hırsların  yanında; kabullenişlerin, varoluşun çıkmazı ölümü red etmeden ölümü olumlama hali, yaşamı yaşamda anlama hali her üç zaman diliminde de değişmeden insanı insan yapma yolundaki olgular. Aradan 1000 yıl geçmiş olsa da insanların ölüme karşı duyduğu bilinmezlik ve öfke, aşka karşı duydukları sahiplenme arzusu ve yaşama bağlanmanın aslında ölümü ve olanı kabullenmekten geçtiğini vurgulayan zaman karakterleri. Xibalba da son b

ANGEL - A

Resim
kendini sevebilmek  kendimizi sevebilme sebebimiz her zaman özdeğerimiz olmuyor. Sonsuz ve muhteşem düzen içinde bizi kendimizi sevmeye yöneltecekler, suretler, insanlar, olaylar bazende melek sandığımız aslında kendi içimiz, özümüz olabiliyor.  kendimizle yüzleşmemiz, kendimizi tanımlama, bilme, anlama yolculuğunun hedefi kendimizi sevebilme potansiyelimizi kullanmak olabilmeli. Micro cosmosdan macrocosmosa varabilmenin ilk adımı. Evrendeki tek gerçek saf sevgiye varma yolunun kapısı "kendini sevebilme".  içimizdeki yansımaları, zıtlıkları bulma ve kabullenmeyi filmi siyah beyaz yaparak vurguluyor yönetmen. erkek kadın, eril dişil enerji, kısa uzun, esmer sarışın, güzel çirkin, doğru yalan, ying yang, alt üst, sürgitinde yürüyor film.  yalanları kendimize söylemekten vazgeçerek, gerçekliklerle yüzleşerek, kendimizi severek dünyayı ve insanları sevmek üzerine Angel-A.  yargılamadan, yargılanmadan, görünene değil görünmeyen öz' e sevdalanarak kendi çıkmazınd

KNIGHT OF CUPS

Resim
farkındalık y olculuğu ' n Tower bölümünden :  "Hatırla. İnci. Fısıldıyor. El ediyor.Her erkek, her kadın, bir rehber bir Tanrı...Karanlıktan ışığa.. Ne kadar daha rol yapmak zorundasın? Kimin için? Olmayı hedeflediğin şey nedir? Bırak onu. Hayatta hedef olmaz. Hayatın kendisi zaten amacın kendisidir. Hatırla. Ol. Yaşa..." Belkide seyrettiğim en vurucu, en etkileyici içsel yolculuk filmi, Knight of Cups. Her seyredişte etkileyen,etkileyen,etkileyen, bitmeyen.. yolculuktayız çünkü.. yol da.  yolda olmak... yolcu olmak... kendine yürümek... ve her adımda  O'nun suretini görmek... görebilmek... Kendine yürürken rehberleri görebilmek, işaretleri alabilmek.. Kendini tanımak, hayatının anlamına ulaşmak için hayatına iz bırakanlarla, izleri takip etmek.. İzlerin peşinden, geçmişten dönüşüme, adım atabilmek..  bölümlere ayrılan filmde bazı sahnelerde  Wojciech Kilar ın Exodus ( tevrat ve incil yada gemi )  senfonisi  ile mest olmak yada sessizliğin sesin

HER / AŞK

Resim
öz  Ödül avcısı bir film oluşu, geleceğin mimarisine ve modasına hayal sıçramaları yapması, dijital kamera tekniği ile çekilmesi, Spike Jonze'nin filmi çekmeyi 2000'lerin başında kafasına koyarak filmin hem senaristi hem yönetmeni olması; filmin çok özel tarafları olsa da film konu olarak olağanüstü.  Kurgusal bir işletim sistemi ile kurduğu ilişkinin aşka dek gitmesi ile Twombly 'nin yaşadığı bu sürece eşlik etmemiz, insanlarda bilimkurgu seyrediliyor hissi uyandırsa da aslında filmin derin anlamları, insanı kendisiyle yüzlüyor. Aşkı aslında başka bir boyuta yada aslında olması gereken boyuta taşıyor, yönetmen. Bedene yada cisme değil ruha, öze duyulan gerçek duyguların peşinden sürüklüyor. Fizik olmadan  ( ki günümüz ticari dünyasına büyük gönderme yaparak - aşklar bile sadece cisimde ve maddede artık - ) sadece RUH' a!  büyük ve karşılıksız bir sevgi beslemenin mümkünlüğü üzerine yoruyor zihinleri.  Her ne kadar  Samantha, kahramanımızın kendi yaratt

ETERNAL SUNSHINE OF THE SPOTLESS MİND - SİL BAŞTAN

Resim
ruhparçan "şu anda ölebilirim gerçekten çok mutluyum hiç böyle hissetmemiştim şu anda tam olarak olmak isteğim yerdeyim" Film büyüleyici. Ama özellikle bu sahne, buzun üzerinde yıldızları seyreden Clementine ve Joel'in nun yaşadığı o an, hepimizin hayatında hissetmek yada olmak istediğimiz anı betimliyor. Mutluluktan ölmek istemek. Ömrümüz boyunca bu bir kaç dakika için yaşamaz mıyız? Bu duygu selini yakalayabilmek ve orada kalabilmek için.  Benim için filmin bu sahnesi vurucuydu. Filmin tümünde ise derin öğretilerle ilişkiler, kendimizi tanıma, kader formu irdeleniyor. Sevginin büyüleyici gücü önce kabul, sonra red ve tekrar kabulle tekamül ediyor. Farklılıkları kabulde sevginin bağlayıcılığı ve insanın kendini bilme süreci filmde sıkmadan romantizm içinde işleniyor. Kendilerine yaptıkları kendi itirafları ve hem kendileri hem birbirleriyle yaşadıkları yüzleşme, ayna vazifesi görüyor. Ve kırılmanın yaşandığı an oluyor, kaset dinlemeleri. Akıcılığı, oyu

ZERO THEOREM - SIFIR TEORİSİ

Resim
hiçlik  konusunu çok merak ederek seyreylediğim ama izlenmesi benim için zor bir filmdi Sıfır teorisi. Terry Gilliam çok bana hitap eden bir yönetmen değil. Görüntüleri beni yoruyor. Detaylar o kadar çok ki yakalama peşindeyken filmi kaçırabiliyorsunuz. Bir kaç kez seyredilmesi lazım filmin ama iyi başlayan tempo düşüyor düşüyor...  İnancı merkeze koymuş yönetmen ama muhteşem oynamasına rağmen çirkinleştirilmiş Christoph Waltz merkezdeki inanç motifi ile  bana itici geldi. Filmin ağır temposuna bu olumsuzluklar eklenince güç yürüdüm içinde.  film, "tüketim - reklam - para" üçlüsünden oluşmuş bir dünyaya kapı açarak başlıyor. İnançlılardan seçilen qohen ( ki tüm film boyunca adını tekrarlıyor ) " herşey eşittir hiçbirşey" i ispatlamaya çalışan bilim insanı.  hiçliğe ulaşmaya çalışan aslında "varlık hiçlikle aynıdır" ı ispata çalışan denklem çözücü Qohen inancını ve bakışını yitiriyor. Üstelik de kendi içindeki yolculuğu, inanç abidesi

MATRIX

Resim
cosmos Aslında blogu oluşturduğumda ilk yazmam gereken filmdi Matrıx. Ama nedense elim varmadı. Bu listede mutlaka olmalı ama bir yandan belki de tüm evrenfilmlerinin atası yada duayeni yada en iyi temsilcisi, ne isim verirseniz verin tüm bu filmlerin üstünde bir yeri olduğu için belki de olmamalımıydı? Tek başına sayfalar dolusu yazılacak irdelenecek her repliği tartışılacak dipsiz bir film. Bir klasik, bir fenomen. Diğer filmler gibi 20,30 cümleye sığmayacağı için onlarla aynı statüye sokmamalı mı dedim ama yine de olması gerekliliği ile biraz da haksızlık ederek ama blog bütünlüğünü de bozmayarak kelama devam ettim. Vizyona girdiği 1999 yılında ( yılı bile ironik insanlar yıllarca - 3 yıldı süresi ama çevir çevir senelerce yayınlandı -  Uzay Yolu 1999'u seyrederek 1999 ile bir beklenti moduna girmişlerdi. Kaldı ki 2000 rakamı zaten insanlık üzerinde yoğun baskıydı ) insanlığın ciddi açılım yaşadığı aşikar.  Matrix ile binlerce insanın zihninde ışıklar yandı, kapılar a

PREDESTINATION - KADER

Resim
paradoks Kitap 1950'llerde yazılmasına rağmen 2014 de filme uyarlanmış. All you zombies. Zorlayıcı, şaşırtıcı ve sarsıcı bir filme hazırlayın kendinizi.  Film, zamanda yolculuk, kadere küçük dokunuşlarla suçları önleme fantezisi, zaman ajanları alt yapısı ile bir örgü. Ama örgünün içinde başka bir döngü var ki sanki iki ayrı senaryo bağlanmış hissi veriyor.  Zaman kavramı içine yerleştirilen Hermatrodit betimlesi ile bir paradoksun içinde buluyorsunuz kendinizi. Bu paradoks seyirciyi bunaltıyor ve film sonunda sarsıyor. Beni ise büyüleyen bu hermafrodit başlangıç oldu. Efsaneye göre Hermes ve Afroditin oğulları Hermafrodit ile güzeller güzeli Salmakisin aşk ile bir bedende çift cinsiyetli yaşamasıdır. Fakat Zeus bir gün bu bedeni ayırır o gün bugündür de insanlık o bedendeki eşini bulmak için aşkın peşinde koşarda koşar.  Spierig kardeşlerse bu çemberle başlattıkları durumu, bu içinden çakılmaz hali, beyaz perdeye yansıtırken "aslında sen de yoksun, bende yokum, se

SNOWPIERCER - KAR KÜREYİCİ

Resim
düzen Geçmişte yada gelecekte, tufandan önce yada sonra veyahut filmdeki gibi küresel ısınmanın sonunda, insanlığın yaşam döngüsündeki tekrarı irdeleyen bir film karküreyici.  Tufan ertesi gibi insan ırkından son kalanların yerleştiği ve içinde küçük bir ekolojik dünya yaratılan trenin durmaksızın hareketi halinde, yaşananları çok da hoş olmayan görüntüler eşliğinde sunuyor. Biraz karanlık bir film olmakla beraber zaten amaç da toplumsal baskıyı, zulmü, sınıf farkını  ve şiddeti vurgulamak olduğundan doğal bir görüntü ortaya çıkıyor. Willford'un Tanrı rolünü; trende çıkan isyan - toplumsal devrim algısı - ertesi, devrime liderlik eden Curtis' e bırakmak için söyledikleri ise dünya düzenini kısaca özetliyor.  "Bu tren  dünyanın ta kendisidir yaşayanlar ise insanlık. iyisi kötüsü kölesi haini ve liderleri ile."  Tren Willford için Ütopik, Curtis içinse dispotiktir.  Düzeni oluşturan herşeyin nicelikle değil nitelikle ilintili olduğunu bir avuç insan bir

PEACEFUL WARRIOR - DİNGİN SAVAŞÇI

Resim
sendeki sana ulaş Dan Millman' ın içsel farkındalığını, yaşam döngüsü içinde sunan bir seyirlik Dingin Savaşçı. Ve çok başarılı. Millmanın kendisine yaptığı yolculuğu, zihinsel ve fiziksel bütünleşmeyi, bir çöküşten zafere uzanan yolu ve yaşadığı çıkmazları çok iyi bir kurgu ile sunuyor film. Seyirlik olarak bile enfes bir film kaldı ki mesajlar çok açık ve akıllıca yerleştirilmiş bütüne. ( film yazarın kendi yaşam öyküsü )  "hayatta sıradan bir an yoktur" "yapman gerekeni başkaları söylemesin yapman gerekeni içinden bul" "zihinle bedenein bütünlersen dinginlenirsin" "kazanmak için değil mutlu olmak için istediğini yap" "kaos aslında düzendir" "bazen kendine gelmek için aklını yitirmen gerekir" "tek amacın gerçekleşmiyorsa sebebi vardır. bul"  "hayat uykudur ve ölüm bir değişimdir. ölümde üzülünecek tek şey yaşamadan ölenlerdir" filmdeki Sokrates bu ve buna benzer söylemleri yaşamın iç

SUNSET LİMİTED

Resim
sorgulama İnsanlık; sorgusuzca kabul edenler ile sorgulamadan red edenler ve onların arasında herşeyi sorgulayanlar, kitlelerine bölünmüş yaşamda.  Çok başarılı bir sorgulama, kabul, red, inanç, inançsızlık filmi Sunset Limited. Film değil bir tiyatro seyreyliyorsunuz bir kere. Çok başarılı iki aktör, tek sahne, isimsiz figürler. Black ve White. Hayatın tüm zıtlıkları ve inançları üzerine akıcı ve yüksek dozajlı bir film.  İntahara karar veren White' ın kendisi ile yüzleşmesinin yanısıra Black' in inanç çizgisi ile Tanrıyı sorgulatmasında Tommy Lee Jones'ın performansı müthiş. Black'in ise tekliğe, Tanrıya ve kadere yaptığı göndermeler ile White da farkındalık yaratma çabası ve kaybedişi Samuel L. Jackson' ın oyunculuğu ile zirvede.  Beyaz bir insanın karamsarlık, mutsuzluk, umutsuzluk gibi hayatın siyah alanlarını betimlemesi, siyah bir insanın ise tüm sevgi, mutluluk kanaatkarlık gibi aydınlık olguları temsili de ince düşünülmüş.  Tiradlar, dialogl

EDGE OF TOMORROW - YARININ KIYISINDA

Resim
olasılıklar - olasılıksızlar - yapay zeka   bazen hiç ummadığınız anda seyrettiğiniz bir film mıhlar sizi koltuğa. Ne anlattığından ziyade nasıl o salona girdiğinize şaşarsınız. Tamamen vakit geçirmek ve ergen yavrumun Tom Cruise afişli actiona "bu filme girelim" demesiyle oturduğum koltuktan ben filme bayılmış, bizim ergense sıkılmış kalktık. tüm olasılıklar yaşandı bitti diyoruz ya, yaşanabilecek ne varsa tüm olasılıklar...  ve kaderi değiştiren ve kaderi oluşturan bu sonsuz olasılıklar dizisi. her gün ölüp, her gün yeniden aynı güne uyanan Yarbay Cage  ve her günü yenileyen her gün başka biçimde ölen, ölene dek, çok insanı ölümden alan, deneyimlemelerle akışları değiştiren Cage. Öle öle yaşamayı ve yaşatmayı öğrenen Cage. Bazen vazgeçen umutsuzlukla bardakların dibini gören, çoğu zamansa vazgeçmeyen yeniden düşüp yeniden kalkan Cage. Değişen gelişen ve kazanan..  bana "kaderini yazsana" diyor beyazperdeden. "Sonu ölüm olmayan çok şansın

SELF/LESS

Resim
bilinç transferi Beden ölüme mahkum, bilinç ise dinç. Beden gidebilir ama bilinç bu boyutta yani dünyada yaşamaya devam edebilir. Bir nevi bilinç - beyin - ruh nakli. Fantastik. Ama unutmamalı ki insanoğlunun fantazileri değilmi zaten geleceği şekillendiren.  Bedenin holografik bir görüntü olduğunun ısrarında zaten kuantum fiziği. E beden holografik ise aslonan bilinç olsa gerek. Yada ruh yada beyin yada saf enerji. Adına ne dersek diyelim gerçek sandığımız bedenin sanal, sanal sandığımız bilincin de gerçek olduğu kanıtının peşinde bilim. Keza öğretiler ve tüm dinler. Herkes aynı şeyi farklı biçimlerde ifade ediyor. Herkes algısı doğrultusunda, tekliğe gidişte.  Film bu sürece değişik bir bakışla yaklaşmış. Bir bedendeki mevcut bilinç, baskılanarak aynı bedene ölmüş birinin bilinci yerleştiriliyor. Nakil yapılan bedendeki bilinç öldürülemiyor ancak derin bir uykuya geçiriliyor. Ölen kişinin bilinci ise bu bedenle yaşamaya devam ediyor. Ancak bunun için bu işlemi yapan dokt

AFTER LIFE - YAŞAMDAN SONRASI

Resim
bedensel ölüm ( mü ?) İyi kurgulanmış Afterlife. Gerilim boyutu ağır basan, gerilim atmosferi içinde de ölüm sonrasını sorgulatan bir film. Filmin sonunda hala aklınızda soru işareti kalmıyor değil.  Karakterler gelgitli bir davranış modeli içindeler. Bu da filmin heyecan boyutunu artırıyor. Bedeni terk eden ruhun ölmediği, ölenin beden olduğu vurgusu işlenmekle beraber, Cenaze müdürü Deacon Arafta kalanlarla iletişim kurabiliyor.  Bedeni bırakan ruh, boyut değiştiremeyip yada değiştirmeyip dünyada kalır. Bedeninin öldüğüne ikna etmek ve diğer boyuta geçmesi gerekliliğini anlatmak  ise Deacon'a düşer. Dialogların zaman zaman düşündürücü, zaman zaman tebessüm ettirici halleri gerilim havasını azaltmaya yetmese de, ironik, değişik bir film After Life. İnsanoğlunun en büyük sorularından, sorunlarından biridir ölüm sonrası yaşam. Kabir azabı ve gidilen mekan soruları insanın sorgusu, merakı bitmeyecek, tükenmeyecek. yönetmen / Agnieszka Wojtowicz Vosloo yapım yılı / 201

LUCY

Resim
manalar bütünü   Süresi kısa, içeriği derin, anlamı büyük, hızlı bir film Lucy. Ve tüm sistem bilimcilerin kısa, öz, net dediği, maalesef çoğunluğun action diye seyir ettiği film Lucy. Binlerce yıl önce insanoğlu beyindeki blokajları kaldırmıştı belli ki. Bilimde eski uygarlıkların muhteşemliklerini artık böyle açıklıyor. Sonra nasıl olduğunu bilmediğimiz bir anda beyin küçülttü kendini. Saf bilinç kapandı. 1900 lerle beraber hayatımıza kuant, foton ve elektron ifadeleri ile uzay zaman boyut kavramları farklılaşarak girdi. Günümüzde  Kuantum fiziğinin hızı ile evrendeki tek bilince doğru insanoğlu hızla yol almaya başladı.  Hayal gibi geliyor, bilim kurgu diyoruz. Bir insanın beyin gücünü yüksek oranda kullanabileceği inanılır gelmiyor. İnansak halbuki, filmdeki gibi herhangi bir maddeyle değil, kendimiz başarabiliriz.. zaten evrenin tüm kaydı her hücremizde kayıtlı. Geçmiş de gelecek de her türlü görebilme ve anlayabilme potansiyeli de. İş kabul etmekte. İnanmakta. 

MR.NOBODY

Resim
hiçbirşeygerçekdeğil herşeymümkün her şey yaşandı ve bitti. tüm olasılıklara gidildi, tüm çatallar denendi. aslında ben yokum ve sen okuyucu  ! aslında sende yoksun. belki de birkaç defa izlenmesi gerekli bir film mr.nobody. Zorlayıcı, düşündürücü, kurgusu kurgular içinde. Ve başından sonuna flaschback'lerde kurguya dahil olunca filmin derinliği daha da vurucu oluyor. Kuantum fiziği " tüm evren bir sanrıdan yani bir hayalden ibaret" der. Ve bu büyük hayalin içindeki hayaller, gerçeklik hissi yaratır. Zaman Boyut algısı  ile gerçek sandıklarımızın yada tercih ettiğimizi zan ettiklerimizin aslında bir yanılsamadan ibaret olması...  İnsan bunu anlamaya bunu hazmetmeye ve yaşamaya çalışıyor. Ve bu algıya ulaşılabilme kapılarından biri Mr. Nobody.  Sistemi anlatan tüm diğer filmler gibi.  Ve her seçimin yalnız kelebek etkine bağlı olup aslında bir nevi vazgeçiş olduğu, tüm evrenin sonsuz olasılıklardan meydan geldiği; filmin, vurucu sahnelerle örgülendiği an

INCEPTION - BAŞLANGIÇ

Resim
                                                     gerçeklik (mi ? )   Christopher Nolan'ın yönetmenliğinin senaristliğinin müthiş bir dışavurumu Inceptıon. Bilimin; dünya ve evrim diye algıladığımız gördüğümüz 3 boyutlu evrenin, aslında bir HOLOGRAM olduğunu söylediği, çok uzun zaman oldu.  İnsan beyni bu süreçte ne gerçek, ne düş, ne sanal, ne yalan, ne yaşanıyor, ne yaşanmıyor'un ikileminde. Yaşadıklarımızı rüya yada gerçek biz inşa ediyoruz. Tüm dinlerin ve diğer öğretilerin derin incelemesinde "düşündüğü yaşarsın" felsefesi güçten öte gerçek. Filmin çıkışı da bu zaten "yaşanacakları zihne yerleştirebilir ve gerçek kılabilirsin"  Dolayısıyla Nolan bu fikri film izleyicilerine ekerken ( kesinlikle Nolan da bizlere kendi fikirlerini ekiyor ) çok iyi bir kurgu yaratmış. Film kesinlikle çok başarılı. Sanal gerçeklikteki sarmalları ve neden sonuç bağlarını çok iyi örmüş. Ve bunu yaparken tek bir zihnin tek bir bilinçaltının tekelinde kalmaya

DIVERGENT - UYUMSUZ

Resim
beyin gücü  yine bir bilim kurgu, yine bir beyin kullanma potansiyeli ve aksiyonla kurgulanan, romantizm de  ilave edilen iyi bir seyirlik UYUMSUZ. Korkunun bilinçaltında var olduğunu ve yine bilinçaltı güç ile yenilebileceğini vurguluyor. Baş aktör beyin aslında. Genetik geçmişimizle gelen bilinçaltı öğelerden; korku ve endişeye dikkat çekmiş. Yenebilenler, kontrol edebilenler ve başkalarınca kontrol edilemeyenler,  kısaca beyinlerinin gücünün farkında olanlar UYUMSUZ ilan ediliyor. Beynin başkalarınca kontrolü de ayrı bir biçimde dahil oluyor filme. Tek merkezden binlerce beyni kontrol edebilen, yapay beyin simülasyonları devreye giriyor. Filmin başındaki ayna sahnesi, kendimizle yüzleşme anlamında iyi bir gönderme yapıyor. Bol aksiyonun altına serpilmiş subliminal öğelerin bariz sunumuna, aşk da eklenmiş, keyifli bir seyir Dıvergent. Gençliğe hitap ettiği düşünülürse filmin altında verilmek istenen "beynini kontrol edebilirsin" mesajı güçlü.  yönetmen