Kayıtlar

HUMAN / İNSAN

Resim
insan Binlerce röportajdan, yüzlerceye indirilen insan suretleri ile bugüne dek görmediğiniz coğrafi güzellikler ve hayatı irdeleyen bir yapım. Sevgi, aşk, aile,savaş, ölüm, yoksulluk, mültecilik, bağımlılık, mutluluk, eşcinsellik ve daha nicesi üzerine büyüleyici bir 2 saat 15 dakika seyreyliyor ve kayboluyorsunuz kendi içinizde. Hepimiz kendi sınırlı yaşam alanlarımızda ve sınırlı yaşam algılarımızda çerçevelenip ömrümüzü geçiriyoruz. Ne bambaşka kültürleri, ne bambaşka fizikleri ne de bambaşka zorluk ve bakış açılarını çok da düşünmüyor irdelemiyoruz. Belgesel, yüzlerce birbirinden farklı  sureti, yargısız ve safça empati kurmanızı sağlayacak duygusallıkta ama kesinlikle ajite etmeden harmanlayıp, gözlerinize ve yüreğinize yolluyor.  Her yüze, her göze ve her surete inanılmaz bir aşkla baktım. Yaradanın yüzlerinin güzelliklerine hayran oldum. Yaratımının sonsuz güzelliğine duyduğum aşk, film boyunca beni öyle gülümsetti ki acıklı olabilecek anlatılara seyirde kalabildiğ

REMEMORY / YENİDEN HATIRLA

Resim
hatıralar / hafıza Her anımızla geleceğimizi şekillendirdiğimiz kuantum fiziğiyle kanıtlandığı gibi semavi dinlerce de yüzyıllardır anlatılır. ( Bakara 284.ayet ) ve  spritüel gelişimcilerce de artık yandısanamaz bir gerçeklik. Şu an aslında aynı zamanda hem geçmiş oluyor hem gelecek. Ve beynimiz müthiş bir kayıt yaptığı gibi bir yandan da kozmik bilinç kayıtlarını açığa çıkarıyor. Yani her an varlığını büyüterek sürdürülebilir oluyor. ( biraz karmaşık evet :) )  Peki beynimiz tüm yaşanmışlığı kayıt edebilirken ve dahası o yaşanmışlıklarla geleceğimizi inşa ederken niçin dün gözlüğümüzü koyduğumuz yeri hatırlayamayız yada okul hayatımızdaki bazı günler çok net dir de çoğunluğu hiç yaşanmamış gibidir.  Bir insanla paylaştıklarımız bize geleceğin yollarını sunarken o insana dair niye hiç bir şey hatırlamayız, oysa o okuldaki prof 'un bir kelimesi bir cümlesi bize kariyer planımızı değiştirtmiştir. Acı veren, üzen anıları yaşanmışlıkları niye arkaya atar beyin. Silmediğini

RISE GUARDIAN / EFSANE BEŞLİ

Resim
inanç Gündüz yıldızları, gece güneşi görmeyiz ama orada olduklarına dair olan inancımızı yitirmeyiz. Orada olduklarını biliriz. Tıpkı Yaradan'ı bildiğimiz gibi.  İnanç...İnsanı yaşatan, sürekliliği sağlayan duygu hali.  Film özellikle çocuk izleyiciye hitap ediyor gibi görünse de aslında hepimizi sorgulatan, bakış açımıza göre hayata yeniden gülümseyerek bakmamızı ve aslında çocuk büyük ayırımı olmayan duyguları yüzleyen bir yapım.  İnsan olarak hepimizin korkuları ve inançları mevcut. Lakin korkular da duygularda belli bir yaşta en azından bir kısmı güdümlenerek yaratılıyor ebeveynlerce.  Bizim kültürümüzde de olan "Öcü gelecek / kara gelecek / korkunç canavarlar gelecek" efsaneleri tüm dünyada anlamsızca çocuklara yükleniyor. Bu kaydı alan benlik büyüdükçe korkunun başka biçimlerini de kabulde olabiliyor. Kendi inandığı negatiflikleri besliyor ve yaşatıyor.  Filmde umudu, neşeyi, huzuru, merakı, mutluluğu simgeleyen 5 kahramanız mevcut. Uyku perisi, di

JUST LET GO / AFFETMEK

Resim
affetmek İnsanoğlu'nun büyük yarası zamansız kayıplar. Ve o kayıplara sebep olana duyulan öfke, nefret. Ve insanın Tanrılaşarak ceza ve ahkam kesme arzusu. İntikam alma açlığı. Kahramanımız karısını ve iki çocuğunu yaptığı bir trafik kazasında kaybeder. Kazaya sebep olan diğer şoför alkollü ve 18 yaşından küçüktür. Olayın fiili akıbeti sonrasında ise ekrana yansıtılan içsel varoluş,  yaşam sorgusu ve çokça afetmek üzerine izlenen kişisel yolculuk.  Chris, yaşadığı acıyı hazmetmeye ve sağ kalan iki çocuğu ile hayata tutunmaya çalışırken bir yandan da ölüme sebebiyet veren çocuğun yargılanma sürecinde de aktif rol oynar.  Çocuğu ve kendini ve kendi geçmişini de af etme mücadelesi, Yaradanın sevgi ve yaratım bütünlüğünün irdelenmesi ağır bir tempoda sürse de izlenmeye değer bir film. Nefretle yok etmeyi değil sevgiyle yaşama kazanım üzerine irdeleniyor olay.  Yola devam edebilmemiz, akışta ve huzurda olmamız, hayatı seyrederek,sadece akıp gidebilmemizin anahtarı, baş

The BUTTERFLY EFFECET / KELEBEK ETKİSİ

Resim
sonsuz olasılık  " bir sistemin, oluşun başındaki küçük değişiklikler öngörülemez sonuçlara sebep olur" yada popüler söyleyişle " amazonda kelebek kanat çırpar afrika da fırtına çıkar. " Doğuşumuz ile  hatta doğmayışımızla bile önümüzde trilyonlarca etkileşimli olasılıklar yumağı serilir. Her küçük hareketimiz, duyumuz, kararımız bizi bambaşka yollara taşır. Ve bu, gün içinde dahi onlarca kez başımıza gelen ama fark etmediğimiz değişikliklerdir.  Bir gülümseyişimiz bile hiç tanık olmadığımız ve olmayacağımız bir başka hayatın gidişatını değiştirebilir. Attığımız bir adım bir başkasını bir kazadan koruyabilir yada bizim yolumuzu çevirip biriyle tanışmamıza vesile olabilir. Sonsuz ihtimaller içinde sürdürürüz hayatımızı ve hepsi kelebek etkisindedir.  Filmi seyredenlerin büyük çoğunluğu Evan'ın zamanda yolculuk yapma olasılığı çerçevesinde farklı hayatları yaşayabilme etkisini 4 ana yaşam üzerine kurduğunu ve her birinde pişmanlıkları olduğunu vb.

The DISCOVERY / KEŞİF

Resim
  sonsuz olasılık  İnsanlık evrimleştikçe ölüm ötesine duyduğu merak ve beklenti, sadece dini ve spritüel bilgilerle kalmayıp bilimsel kanıtların peşine düşmesine sebep. Kainatın en sır sorusu ölüm ötesinde ne olduğu belki de.   Dr. Thomas Harbor  ölümden sonra yaşam olduğunu kanıtlamış biri olarak bunu ilan eder. İnsanlık ölüme duyduğu korkuyu bu keşifle sonlar ve " oraya " varabilmek için intihar etmeye başlar. İntiharların önü kesilemez hale geldiğinde Dr. Harbor'un kendi gibi Nörolog olan oğlu babasına müdahale edip bu keşfin yanlışlığını ya da anlamsızlığını izah ederek tüm bu intiharlara son vermesini ister.  Film bu noktaya dek doğrusal bir hikaye de ilerlese de olaylar örgüsü bambaşka bir keşfe sürükler kahramanlarımızı.  İnsan yaşamında sonsuz olasılık olduğunu ve nasıl seçimlerle yol aldığımızı, kaderimizi nasıl çizdiğimizi büyük bir şokla fark eder kahramanlarımız. Filmin final bölümü müthiş bir beyin algı jimnastiği. Sistemde sonsuz olasılığı na

BOKEH

Resim
varoluş " Bizim için yaratılan dünyada bize biçilen hayatı mı oynuyoruz? Tanrının istediği yaşamımı sergiliyoruz? " İzlanda da tatilde iken dünyada tek bir insanın olmadığı, internetin, tv'nin, haberin, yaşamın bulunmadığı ve hatta zamanın da anlamsız olduğu bir evrene uyanmak...  Kahramanlarımızdan biri düştükleri durumu ve yaradanı sorgularken, umutsuzluk, hedefsizlik ile cebelleşir,  diğeri hayatı sorgulamadan akışıyla yaşamayı ve hiç bir şeyin olmadığı dünyada fotoğraf çekmeye dahi devam eden çoşkusuyla seyri tercih eder. Bu ikilemi ise bir çift olarak yapayalnız kaldıkları bu yeni ve soru dolu  dünyada deneyimlerler. Varoluş felsefesini  ve yaşam amacını sorgulayan ve sorgulatan bir yapım. İki kişinin rol aldığı filmde, ıssız ve insansız  yaşamın çerçevesizliğinde, insanın özgürleşmesini beklerken, kapana kısılmışlık hisleri ile yaşadıkları yalnızlığa tanık oluyorsunuz.  Çok sorunuza yanıt da bulabilirsiniz, tevekküle de dalabilirsiniz izledikler

3 IDIOTS / 3 APTAL

Resim
tutku  Aamir Kahan, Hint sinemasının hem oyunculuğu hem mesajları ile dünyaya armağını bir aktör. İnsana ve yaşama dair öğreti ve sorgulamaları, Hint sinemasının geleneksel öğelerini tadında katarak rol aldığı filmler, tüm dünyada ilgi ve sevgiyle izleniyor.  3 idiots aslen tüm dünyanın gün geçtikçe en büyük problemlerinden biri olan eğitim sistemini tabii ki eğlenceli bir dil ile aktarıyor.  Eğitim sistemini, eğitimcileri eleştirel bir bakışla seyrettirse de ana tema aslında yaşama dair mutluluğun ve başarının anahtarı üzerine.  Tutku.  Benim için çok kıymetli bir duygu. Tutku, inancı ve mücadeleyi hesapsızca içinde barındıran yaşatan ve dünyada insanı haz ile var eden bir duygu. Tutkunun peşinden yol alındığında, standartlara ve sıradanlaşmaya itirazımız olduğunda; mutluluk, başarı ve dolayısıyla maddi tatmin peşi sıra geliyor.  Yaşamı anlamlı kılan, bizi yükselten, kişisel tatmini maksimum yaşatan tutkularımızdır. Tutkularımızla örüp yaşam amacı haline g

PERFECT SENSE / MÜKEMMEL DUYU

Resim
farkındalık ve koşulsuz aşk Yeryüzündeki tüm insanlar sebepsiz ve ilişkisiz olarak lakin eşzamanlılığa yakın zaman dilimlerinde duyularını yitiriyorlar. Film bu küresel kabusu, bir çift insanın sarmalında ve insani duyguları baz alarak ilerliyor. Bir felaket filmi yada aşk filmi değil kendinizi fark etme filmi aslında. Herkese aynı duyguları yaşatmayabilme ihtimali yüksek olsa da benim için mükemmel bir filmdi. ( filmin türkçesini "yeryüzündeki son aşk" diye çevirmişler ama ben mükemmel duyu olarak yazmak istedim çünkü bence de dokunmak mükemmel bir duyumuz :))  Yoğun bir mutsuzluk ve keder ertesi koku duyusunu kaybediyor insanlık.  Keder duygusu bizi ağlattığından ve soluksuz bıraktığından, daralma yarattığından ruhumuzda, koku gidiyor elden. Ve buna kolay uyum sağlıyor insanlık, kokusuz formüller yaratıyor. Ardından gelen yalnızlık ve açlık dalgası, tüketimin getirdiği tatminsizlik hali  tat alma duyusunu götürüyor insanlardan. Hayattan tat almayı unutan insanlar ta

ARRIVAL / GELİŞ

Resim
derh / an  Fotografik görseli, konusu ve farklı bakış açısı ile insanın içine işleyen, insanı kendine döndüren etkileyici, sarsıcı yapım Arrival.  Öncelikle pek çok dünya dışı iletişime odaklanan filmde de gördüğümüz gibi dikkatimizi çeken dişil enerjinin; cesareti, duygusu, şefkati ve inancı ile teslimiyeti, burada da ön planda. ( Gravity, Contact, Divergent vb.)  Louise, savaşçı anlamında bir erkek adı da olsa kadın kahramanımızın  barışçıl, savaşçı ruhu, daha güzel bir dünyanın, kadının enerjisinden ve bakışından geçtiğinin habercisi yeniden.  Dil bilimci Louise'in uzaylılarla kurmaya çalıştığı iletişimin içinde yine kozmik bilince ve evrende var olan her şeyin kaydının birbirinde olduğunun savıyla yol alıyor. İnsanlığın anlamayacağı düşünülen dil Louise tarafından çözümlenip ilişki kurulabiliyor dünya dışı canlılarla. Ve anlayamama küçüklüğünü yaşadığında aradaki perde kalkıyor ve aslında manaya varıyor.  Ancak filmin ana teması zaman ve zamanın yokluğu. Dünya zam

GUARDIANS OF The GALAXY Vol.2 / GALAKSİNİN KORUYUCULARI

Resim
nefs'i yenmek   Bu Marvel filmini yorumlamakta tereddüt etmedim desem yalan olur:)  Neticede deli dolu, yüksek hayal dünyası zenginliğinde, ultra bir aksiyon filmi. Dünya ötesi karakterler, çizgi film tadında dövüş savaş sahneleri, mizahi anlatım ve şahane müzikleri olan hoşça ( ve belki de boşça  değişik bir senaryo yok çünkü ) vakit geçirilecek bir yapım.  Ama açınızı değiştirir iseniz Marvel stüdyo ve yönetmenlerinin subliminal verilere devam ettiğini net görebilirsiniz. Benim bakış açım uçuk gelse de bu da bir bakış açısı neticede :)  İnsanın varoluş nedeni insan-ı kamile erişmek. bu yolda da yenmemiz terbiye etmemiz gereken ise nefs, ego, iblis, şeytan. ismi ne olursa. Filmde ki celal ve cemal karakterlerin  ( iyiler ve kötüler ) ortak amacı Ego yu yenmek. Ego adının verildiği ortak düşmanları kırmızı! bir gezegende yaşayan ve Tanrılaşmış bir motif.  Onun oğlu olan Peter ki aynı zamanda Galaksinin koruyucularından, adını Aziz Petrus dan almış olsa gerek. P

GRAVITY / YERÇEKİMİ

Resim
doğum / ölüm .... sonsuzluk  Sonsuz boşluk, dipsiz sessizlik ve yokluk...   Büyüleyici kamera çekimleri, 90 dakika süren gerilim ve sadece iki kişilik oyuncu kadrosu. Cuaron'ın hayal gücü ve uzay merakı ile muhteşem görüntü yönetmeni Lubezki'nin keyifli seyirliği.  Filmin tümü uzayda geçiyor neredeyse. İmkansız uzay ve fizik kuralları birleşkesi olsa da aslı ve alttan verdikleri yada bende uyandırdıkları ile son derece çekici bir yapıt.  Sınırsızlığı özgürlük varsayarız. Hayatımızda bizi çerçeveleyen her şeye bizi kısıtlar ve özgürlüğümüzü elimizden alır zannında yaşarız. Oysa sınırların olmadığı bir dünya sonsuz mutluluk gibidir. Filmde ise tam tersi bir duygu vurdu beni. Uzay boşluğunda yaşadığı çaresizlik ve umutsuzluk üzerine,  kahramanımız ufacık kapsülde adeta özgürleşti. Sınırları olan ufak bir kapsüle girmek ve üzerindeki her şeyi atıp cenin pozisyonu ile kapsül içi boşlukta (ama sınırlı) kendini bırakışı çerçevenin içindeki özgürlük diye bağırıyordu adeta.

The SEA of TRESS / SONSUZLUK ORMANI

Resim
yolculuk... kendine  Ölüm yoluna çıkıp, içine yaptığı yolculuk ile yaşamı ve kendini sorgulayan bir adam kahramanımız. Ölmek değil, yaşamak istemeyenlerin, hayattan kaçanların buluşma noktası gibi Fuji dağındaki sonsuzluk ormanı. İntihar etmeye gelenleri barındıran ve ölmelerine izin verilen. İntihar etmeye gelip, intihar etmekten vazgeçen bir adama yardımıyla başlayan film aslında Arthur'un kendine yaptığa yolculuğa dönüşüyor. Her iki adamında yaşam, iş, aşk bakışları ile kendilerini yeniden  yaşama bağlı olarak buluşları, kayboldukları ormanda gerçekleşiyor.  En büyük düşmanımızda en yakın dostumuzda sadece kendimiziz. Kendi yarattığımız cehennemi yada cenneti yaşıyoruz ve bunun farkına vardığımızda ancak kendimizi tanımaya başlıyoruz.  Farkındalık yolculuğuna çıkmış isek bizi bize fark ettiren ayna kişilikler bizi bize yansıtıyor. Dışarıda sandığımız insanların içimizde açığa çıkan yanlarımız olduğunu ayırd eder isek yaşama gülümseyerek ve tevekkülle bakabiliyoruz.

MAGNOLIA / MANOLYA

Resim
af etme, bağışlanma " Geçmişle işimizin bittiğini sanırız oysa ki geçmişin bizle işi hiç bitmez. " Şu anı yaşarken hem geçmiş olacak geçmişimizi, hem de geleceğimizi inşa ederiz. Ve hepimiz genetik kodların, kollektif bilincin tasarımı ile üst kuşakların da bilincinde olanları yada yaşadıklarını kendi yaşamlarımıza yansıtır ve yaşarız.  Aktarılan temel duygu, geçmişimizde yaptıklarımızdan doğan yoğun pişmanlık ve af edememe yoğunluğu. Filmin çatısını kuran duygu pişmanlık ve neticelerinde doğan hüzün, acı, yalnızlık, yoksunluk...  Ve hayatta tesadüf yoktur. Kesişmeleri, fiziksel yada duygusal çarpışmaları tesadüf sanırız. Oysa ki yaşamın döngüsünde hepsi olması gerektiği gibidir ve sadece olur. Kendi hayatlarımızda da çokça bu kesişmeleri yaşar tıpkı filmde olduğu gibi bu bağları göremediğimiz için olmadıklarını sanırız. Film ile önümüze konan bu evren işleyişi seyredilir hale gelince insanı tıpkı Manolya daki gibi hem sarsar hem şaşırtır.  Farklı yaşamların fa

THE SHACK / BARAKA

Resim
gerçeklik özgürlüktür!   İnsanoğlu'nun en büyük çıkmazlarından, sorularından biridir. Madem bir Yaradan var ve sevgi dolu neden kötülüklerin olmasına izin verir.  Yaşadığımız tüm olaylarda, diğer insanları ve Tanrı'yı yargılarız. Haksızlık çemberine takılır kalır ve dahi yargıç oluruz. Olumsuzluklar, yanlışlar insanlardandır ve Yaradan bunlara müdahale etmeyip yaşanmasına göz yumar. İnsan acısıyla yoğrulur, öfkeyle beslenir ve isyanla hayatını sürdürür. Oysa Yaradan, Bir, salt sevgiden ibarettir. Müdahalesi, izni, reddi, onayı vs. yoktur. İnsanoğlu Sevgiyle bir olduğunda, sevginin kendisi olduğunda hiçbir kötülüğün de kalmadığını anlayacaktır ya zordur o eşiği geçmek. Kahramanımızın en küçük çocuğu bir cinayete kurban gider. Ölüm ve ayrılık insanın kabullenemediği en büyük iki acı ve travmadır. Sadece çocuğunuzun değil aile büyüklerinizin, arkadaş yada farklı insanların zamansız ve dış etkenli ölümleri veyahut terk edilmiş olmanız sizde Yaradan'ın sizi t

GİZLİ GÜZELLİK

Resim
zaman, sevgi, ölüm "Bu üç kavram insanları birbirine bağlar. İnsanlık daha çok zamanı olsun ister, sevgiye daima özlem duyar ve ölümden korkar."  Film bu üç soyut kavram çerçevesinde bir sorgulama sürecini yaşatıyor. Hayatımızdaki trajedilerin, travmaların ve acıların aslında bizi büyüten olgunlaştıran ve değiştiren açmazlar olduğunu irdeletiyor.  Yasta olan kahramanımız Howard  hayatından sevgiyi ve yaşama güdüsünü çıkarmıştır. Bu üç soyut kavramın bedenleşmiş hali ile yüzleşmesi ise onu içindeki güzellikle, kaynakla tanıştıracaktır.  Zaman bir hediye kıymetini bilmediğimiz ve karşımıza bir delikanlı olarak çıkan. Ölümü anlatan kadın siyah değil maviler içinde ve ölümün belki de başlangıç olduğunu fark ettiren. Ve Sevgi. Varoluş nedenimiz SEVGİ dedirten. Adı aşk olan kadınla boy gösteren. Dünya boyutunda kaldığımız sürece sevgiyi bulma ve yaşama mücadelesindeyiz. Fark etsek de etmesek de. Howard sevgiyi bağımlılıktan kurtarıp yeniden kendini ve yaşamı ve Yaradanı

The SHIFT

Resim
sen değişirsen dünya değişir  Geldiği yeri, kaynağı, Öz'ü ve Sevgiyi unutarak doğuyor İnsanoğlu. Ve bu 3 boyutlu ilüzyon dünyada yeniden Öz'e varma kavuşma yolculuğuna çıkıyor.  Kurgusu şahane, anlatımı muhteşem bir belgesel-film seyredeceğiniz. Hatta yetmeyip birkaç kez izleyeceğiniz... Seçimlerimiz, yanılsamalarımız, EGO'nun esiri yaşamlarımız, kendimizi arama ve bulma arzumuz, hayatımızın amacını anlama yolumuz, mutluluğu, kendimizi, sevgiyi keşfetme yolculuğumuz üzerine sıcacık bir anlatım The Shift.. Değişimimizin kuantum anları, öncemiz, sonramız ve önceliklerimizin egoyu yenmekle gösterdiği farklar, güzellikler...  Öğretilerin, kendinize dönme anı yarattığı sahnelerle dolu film. Kimi şaşarak, kimi sevinerek, kimi duygusallaşarak kilitlendiğiniz örneklemeler, cümleler ve huzur veren değişimlere tanıklığınız. Ego'nun amaçlarını bırakıp; kendi içsel arzularınızı, kaynaktan gelenleri yansıttığınızda huzuru, sevgiyi ve evet maddi dünya get

EX MACHINA

Resim
yapay zeka  "yapay zeka, kendisini geliştirmeyi sürdürebilir ve hatta kendisini yeniden biçimlendirebilir. son derece yavaş bir biyolojik evrimle sınırlı olan insanlar, bu tür bir güçle yarışamaz"                                                                                                      Steven Hawking  Nathan ( Tanrı ), Caleb ( insan ), Ava ( havva ) isimleri ve cisimleri arasında geçen film, adını Yunan Mitolojisinden alıyor, isimleri ibraniceden, fikir de Hawking olsa gerek. İnsanın Tanırılaşma kibri yeni bir yapay zeka filmi ile başköşede. Sade, efektlerden uzak düşünsel, felsefik bir örgüde ve kısıtlı kadro ve mekana ( ki mekan da adeta Cennet), rağmen sürükleyici. Filmde yapay zeka yazılımın arama motoru tabanından üretilen bir algoritma sonucu oluşması bana göre dahiyane. Yapay zeka insanlığın hayata geçirmeyi çok arzuladığı bir biçim. Ancak temel sorun bilinç ve duygular ki filmde bunları irdeliyor.  Nathan'ın yarattığı Ava düşünmeyi de g

POWDER

Resim
sınırsız zihin   Yargılama, dışlama, toplumsal red ile örülmüş gibi gözükse de potansiyelimiz ve beynin sınırsızlığı üzerine hem duygusal, hem fantastik, hem gerçek bir film.  Toplumsal güdülemeler ve standart eğitime mecbur bırakılmadığında insanoğlu, belkide beyninin gücüne sınır koymadan ilerleyebilecek. Jeremy olağan dışı fiziksel özellikler ile doğduğundan, babasınca dahi dışlanan, toplumdan gizlenen bir çocuk. Beyninin çalışma şekli, insanlara salt sevgi ile bakması, telekinezi özellikleri, Onu olağan dışı yada üstün yada farklı olduğu yanılgısı ile yansıtıyor.  Beyninin sınırlarını ( yada bizim sınır algımızı ) zorlayan bilgiye ve bilgeliğe sahip. Öçülemeyen IQ, tanımlanamayan davranış biçimleri Powder lakaplı gence dünyayı yaşanamaz kılıyor. Oysa hepimiz salt sevgiden ibaretiz. Sevgiyle bakabilsek insanlığa şiddet kalmayacak dünyada. Öylesine kirlenmemiş ve bütünlüğü kavramış bir bakışla dış dünyaya karışıyor ki Jeremy, toplum tarafından geri kusuluyor adeta.  &q

DE SURPRISE

Resim
hayat sevgi sadece Hayal edebileceğiniz en zengin olma durumunu hayal edin. Dönümlerce arazi, yüze yakın çalışan, şatovari bir ev ve hatta Dük'sünüz. Ama ölmek istiyorsunuz. İntihar etmek. Varlık, ünvan, para, mal, mülk her şey anlamsız, hayat anlamsız. Bunlara sahip olmayanlara da bu düşünce anlamsız belki :) Lakin durum böyle. Jacob sahip olduğu her şeyi satıp, bağışlayıp yolculuk tabir ettiği öleyazmaya koyuluyor. Gel gör sistem, "hayat senin değil benim  kontrolümde"  diyor.  Cenaze levazımatçısının Tanrı edası ile " öleceğiniz vakti sadece biz biliriz " demesi de ironik.  Hayatı yaşanır kılan, anlam veren tek gerçek şeyin sevgi olduğu üzerine komedi bir film De Surprıse. Alman, Hollanda, İrlanda, Belçika  ortak yapımı.  Ölüme, ölüm ötesine, farklı bir level gibi bir bakıyor kahramanlarımız. Jacob'un hayatında duygu yok , korku yok. Hayata dair bir his yok. Ne zamanki aşk düşüyor yüreklere o vakit sevgi her yandan fışkırıyor. Ha

ASSASSIN'S CREED

Resim
kollektif bilinç ( içinde genetik kod ) sanıyorum ilk kez bir filmi henüz vizyonda iken yazıyorum. Assassin's Creed aslında bir video oyunu. Ve hiç bilmediğim pc oyun vb. bir dünyanın ürünü.  Günümüz düşünce tacirleri yada modern filozoflar yada düşüncenin gücünü keşfedenler insanlığa, gençliğe ve çocuklara ulaşmada her yolu deniyorlar. Filmler, animasyonlar, kitaplar ve doğal olarak bilgisayar oyunları. Çok az bilgi sahibi olduğum ama felsefesini bildiğim bir oyundu. Oyunu ne oynadım  nede grafiğini gördüm. O yüzden bir kıyaslama yapmam mümkün değil. Bence film zaten oyundan da bağımsız izlenmeye değer bir yapıt. Tabii ki oyundaki her detay aktarılmış olamaz ama yinede özde, özü yakalamış. Filmin konusu, mesajları sembolleri her şey çok iyi olsa da ben fazla karanlık ve fazla aksiyon buldum ama oyunda bu doğrultuda olsa gerek. Yaşadığımızı sandığımız evrende tek bir kollektif bilinç olduğuna ve onun içindeki ağlarda yolculuk yaptığımıza inananlardanım. Yaşadığımızı sandığı

DR. STRANGE

Resim
sonsuzluk zamanın ötesinde Öncelikle, MCU'nun hiçbir kahramanını bilmenize, daha önce bir Marvel filmi seyretmenize gerek olmaksızın içinde kaybolacağınız, bütünlüğünden, kurgusundan ve görsel zenginliğinden keyif alacağınız çok iyi bir film Dr. Strange. Ve neredeyse izlediğim en iyi 3D efektlere sahip olduğu gibi tüm film boyunca 3D görselinden uzaklaşmayan bir alt yapı seyreyleyeceğiniz. Başta Benedict Cumberbatch  olmak üzere tüm aktör ve aktrisler karakterlere mükemmel can vermiş. Orjinalinde yaşlı bir erkek olan Ancient One' ı Tilda Swinton bambaşka ve çok özel biçimde yansıtmayı başarmış.  Sonrası ise; sonrası ise film bir varoluş felsefesi üzerine oturmuş müthiş bir farkındalık yapıtı. Telekinezi, astral boyut ve astral seyahatler, şifacılık, mistik büyüler, hipnoz, ışınlanma, ilüzyon, zaman ve cisim bükümü, çoklu evrenler, zaman ve mekan boyutsal geçişleri ile kişisel farkındalığı içiçe işleyen bir senaryo. Film o kadar derin ve dolu ki her bir konu apayrı b